KONYA OYUNLARI

Konya Kaşık Oyunu :

Oyun denince kaşık oyunu akla gelir. Konya kaşık oyunu Orta Asya'dan Türkler tarafından getirilmiştir. Kaşık oyunlarının figürleri çok fazladır. Fakat göbek figürü halkın daha çok hoşuna gitmektedir. Bu figür dinamik ve sert hareketlerden meydana gelmiştir. Oyuncu devamlı güler yüzlüdür. Çünkü neşe saçması gerekmektedir. Oyun başlar başlamaz kaşıkların çıkardığı ezgiler seyircide saçılmış olan herşeyi yeşertmeye başlar. Herkes farkında olmadan oyunun neşeli havasına kapılır. Kaşıklar vura dursun oyuncunun tıpış tıpış yürüyüşü, topuk döve döve nazlanışı, yan yan sıyrılışı, yavaş yavaş şakalaşması oyunun en belirgin figürlerindendir. Kaşık vurmaları yavaşladığı sırada oyuncu derin bir nefes alacak kadar fırsat bulur. Fakat kimse bunun farkına varamaz. Ayrıca Konya türkülerinin kaşık yapısı içinde oyun havaları niteliğinde oluşu hayli dikkat çekicidir. Çünkü oturak âlemlerindeki oyunlarda icra edilen bu müziğin eşliğinde kadın oyuncular zil ve kaşıklarla beraber Milli kıyafetle oyuna iştirak ederler. Bu halk oyunlarının koreografisi, motifleri yüzyıllardanberi hiç bir değişikliğe uğramadı. Aynen korundu. Oturak alemlerindeki oyunlar da bu oyun türlerine Anadolu'nun başka yörelerinde rastlamak mümkün değildir. Kadın oyunu oynayan oyuncu kadın, zamanla misafirlere sakilik yaptığı görülüyor. Bu usulün Selçuklular'dan önce olduğu iddia ediliyor.

Konya kaşık oyununda, oyunlar çeşitli isimler alırlar. Şöyle sıralayabiliriz;

Küstü Oyunu :

Konya'ya has bir oyundur. Kaşıkla oynanır, zille oynandığı da olur. Bu oyunla çalınıp, söylenen türkü " İnce Çayır " türküsüdür. Diğer havalarda oynandığı zaman bu türküyle oynandığı zamanki etkiyi bırakmaz. Sazlar ince çayır türküsünün ara ezgisinin üç bazen de beş defa çaldıktan sonra türkünün okunmasına geçilir. İnce çayır biçilir mi Soğuk sular içilir mi amman. Türkünün burasında bütün sazlar durur. Oyuncu hangi durumdaysa öylece kalır. İşte bu duruş anında bir koşma okunur. Bu koşma umumiyetle küsme üzerinedir. Küsme dilber barışalım, cümle isyan bendedir. Cümle isyan bende ise, her kabahat sendedir. Bundan sonra sazlar yavaştan başlar. Hızlanarak devam eder. Oyuncu da müzikle birlikte yavaştan hızlanarak oyuna devam eder. Bu figür iki ve üç kez tekrarlandıktan sonra oyun biter.

Sekelim Kızlar :

Bu oyun Konya ve köylerinde, düğünlerde genç kızlar tarafından oynanır. Diğer saz meclislerinde bu oyun oynanmaz. Düğünlerde bir araya gelen genç kızlar birbirlerinin bellerinden sarılarak halay oynar gibi dizilirler. Baştaki kız sazla birlikte şu türküyü okur. "Küp dibine bastırma Kız saçını kestirme Yar evine gelince Gönülcüğünü kaptırma" Sonra kızların hepsi bulundukları yerde sıçrarlar ve hep birlikte; "Sekelim kızlar, sekelim vay, vay Arpada buğday ekelim vay, vay" derler böylece oyuna bir canlılık katarlar. Figürler bir kaç kez tekrarlandıktan sonra oyun biter.

Oyuncu İle Okuyucunun Karşılıklı Türkü Söyleyerek Oynadığı Oyun Bu oyun şu iki türkü ile oynanır;

A) Kız sana fistan aldım yolladım geldi mi?
B) Kıralım kıralım fındık fıstık kıralım.

Bu oyunda okuyucu ile oyuncu karşılıklı sorulu cevaplı türküler söylerler. Bu iki türküden biri çalınırken önce okuyucu, sazların kesilmesiyle oyuncuya ahenkli sesiyle sorar. Oyuncu da tempo ile cevap verir. Cevaptan sonra oyuncu kaşıklarını vurarak sazların temposunu hareketlendirir. Oyun böylece başlar.

Konya Çocuk Oyunları

Konya'mızda her yerde olduğu gibi mahalli nitelikler taşıyan ve mahallelerin gece gündüz neşe kaynağı olan çocuk oyunları vardır. Folklorik mahiyet taşıyan bu oyunlar bazan değişik karakterlerde gösterebilir. Mesela : Şivlilik, halen bu oyun oynanmaktadır. Misallere devam edelim. Gökte ne var ; karpuz karpuz, eşim dalda ben burda; aç kapıyı bezirgen başı, Edin nine bedin nine, Uzun eşek, yattı kalktı, Mendilim köşe gibi. Günümüzde yaşayan oyunlarımızı açıklamaya devam edeceğiz.

Aşık Oyunu:

Aşık hayvanların diz kapaklarında bulunun bir kemiktir. Bunun çukur tarafı "çil" şaşı tarafı "tök" adını alır. Yandaki çukur yere "kellek" şiş yerde " dappan" denir. Çok eski oyundur. Hatta bunun fıkra ve atasözleri bile vardır. "Onunla aşık atılmaz gibi"

Şivlilik :

Regaip Kandili günü sabahı, sabah namazından sonra mahalledeki üç ile on beş yaş arasındaki kız erkek çocukları sokak başlarında toplanarak ilk kapıdan başlamak üzere kapıları birer birer çalarak açılmasını beklerler, kapı açılması biraz geçiktimi hep bir ağızdan ve tempo ile şu maniyi söylemeye başlarlar. Şivli şivli şişirmiş Erken kalkan pişirmiş İki çörek bir börek Bize namazlık gerek. Şivlilik... Çocukların sesini duyan ev sahibi bayan, elindeki tabak dolusu üzüm veya ne verecekse onunla gelerek kapıyı açar ve sıra ile çocukların avucuna veya ekseriye boyunlarına takmış oldukları keselere birar avuç vermek suretiyle onları sevindirir, çocuklar bu kapıdan kısmetlerini aldılarmı diğer kapıya topluca koşmaya başlar, öğleye kadar bütün mahalle dolaşılmış olur.

Aç Kapıyı Bezirgan Başı :

İki kişi kendilerine isim seçerler. Ellerini tutuşup, yukarıya doğru kaldırırlar. Ellerinin altından arkadaşları geçer. Aç kapıyı bezirgen başı Arkamdaki yadigar olsun derler. En arkadaki geçerken kollarıyla yakalarlar. Diğerleri duymasın diye sessizce, kendilerine koydukları isimden birini seçmesini söyler. Hangisinin aldığı ismi beğenmişse, onun arkasına geçer. Aynı soru bütün çocuklara teker teker sorulur en öndekine sıra geldiğinde yüksek sesle sorulur. Hepsi seçim yaptıktan sonra araya bir çizgi çekilir. Başkanlar elleriyle tutuşarak çekişirler. Bu arada arkadakilerde onlara yardımcı olur. Hangi taraf kuvvetliyse, diğerini çeker. Kendi tarafında en son kalan kişiye "çürük elma"denir.

Hiç yorum yok: