Adalet Parkı



- 4.000 m2 su yüzeyine sahip gölet,- Gölet çevresinde Japon kaya bahçeleri,- Toplam çimlendirilmiş alan 67.087 m2- Restaurant, Cafe, 150 Adet Kamelya- Mescit- Yapay tepelerde oluşturulmuş botanik kaya bahçeleri- Şelaleler, Şelaleler yanında su değirmeni- Oyun odaları, Otopark, Koşu ve bisiklet parkuru- İkişer adet futbol, basketbol, tenis, voleybol sahaları- Mini golf sahası- Sosyal aktiviteler

SELÇUKLU İLÇEMİZ

Selçuklu; 20.06.1987 tarih ve 3399 sayılı kanunla kurulmuş olup, nüfus ve gelişmişlik bakımından Konya’nın en büyük merkez ilçesidir. 2.056 km2 lik alan ve 327.628 kişilik nüfusa sahiptir. (2000 yılı nüfus sayımına göre) Konya’yı başkent yaparak tarihteki sarsılmaz yerine oturtan Selçuklulardan ismini alan İlçe, Konya’nın gelişen ve her alanda büyüyen yönünü temsil etmektedir. Selçuklu, Anadolu Selçuklularına başkentlik yapmış, bağrında Sultanlar yetiştirmiş, hakimiyetini 6 asır sürdürecek Osmanlı Devleti’ne kılavuz ve beşiklik yapmış şerefli bir maziye sahiptir.

Selçuklu, özellikle inanç turizmi açısından önemli bir merkez durumundadır. İlçede 3000 yıllık tarihi Sille, İnce Minare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi, Alaaddin Köşk ve Saray kalıntılar ile bir çok önemli tarihi eser yer almaktadır

Nüfus ve gelişmişlik bakımından Konya’nın en büyük merkez ilçesi olan İlçemiz Konya’nın gelişen ve her alanda büyüyen yönünü temsil etmektedir.

Konya’nın kuzeyinde yer alan Selçuklu; Sarayönü, Kadınhanı, Derbent, Beyşehir, Güneydere, Meram ve Karatay ilçeleriyle sınırdır. Selçuklu bir göl tabanı olan ovada kurulmuştur. Hemen batısında Takkeli ve Loras dağları yükselmektedir.

Selçuklu kurak bir iklime sahip olup, yazları çok sıcak, kışın kar, ilkbaharda bol yağmur yağar. Yağış ortalaması çevre illere göre daha düşüktür. Bununla birlikte kurak geçmeyen yıllardaki yağış, ziraat için yeterli olmaktadır.

Sulama amacıyla kullanılan Sille ve kısmen Altınapa barajlarını bünyesinde bulunduran Selçuklu, genel konumu itibari ile ovalık, batı tarafı kısmen dağlıktır. Bitki örtüsü, bozkır iklimi özelliklerindedir.

Büyüme hızı bakımından Türkiye ‘de ilk sıralarda yer alan Selçuklu; Anadolu ‘da en hızlı nüfusu artan ilçelerin başındadır. Gelişmişlik açısından Türkiye ortalamasını yakalayan Selçuklu, ilçeler arasında Türkiye’de 9. sıradadır. Selçuklu ilçesi Konya’daki GSYİH ‘nın yani üretimin % 25’ini karşılamaktadır. Bu nedenle Konya’da katma değeri en yüksek olan yer Selçuklu’dur. Şehirleşme oranı % 80’in üzerindedir. Selçuklu’da önemli belediyecilik hizmetleri planlanmış ve uygulanmış, şehrin geleceğine yön veren ve planlı gelişmesini öngören çalışmalar yapılmıştır. Konya, Türkiye’de gecekondusu olmayan tek şehirdir. İmar uygulamaları, altyapı asfalt, çevre, turizm, kültür-sanat ve sosyal içerikli çalışmalarla Selçuklu ilçesi yaşanabilir, bir kent olma özelliğini sürdürmektedir.


Turizm

Konya, Türk kültür ve uygarlığının Anadolu`da kökleşip yaygınlaşmasında en büyük etken olmuştur. İlimizi yılda 2 milyon turist ziyaret etmektedir. Selçuklu’da, 3000 yıl öncesine ait otantik yerleşim birimi olan Sille ve birçok tarihi yapı yer almaktadır.


Selçuklu İlçesinde bulunan Müzeler

1- Karatay Müzesi
2- İnce minareli medrese ( taş ve ahşap eserler müzesi)


Selçuklu’da yer alan tarihi türbe - cami ve mescitler

1- Sultanlar Türbesi
2- Gömeç Hatun Türbesi
3- Tahir ile Zühre Türbe ve Mescidi
4- Ali Gav Zaviyesi ve Türbesi
5- Ulaşbaba Türbesi
6- Zevle Sultan Mescid ve Türbesi
7- Selçuklu Köşkü
8- Beyhekim Mescidi
9- Alaaddin Camii


Oteller

Rixos otel (5 yıldız)
Dedeman otel (5 yıldız)
Bera Otel (4 yıldız)
Özkaymak otel (4 yıldız)
Selçuk Otel (3 yıldız)


Eğitim

Türkiye’nin 4. büyük üniversitesi olan Selçuk Üniversitesi kampusu ile bağlı fakülte, yüksek okul ve araştırma enstitüleri bulunmaktadır.

14 fakültesi
4 yüksek okulu
24 meslek yüksek okulu
4 enstitüsü
13 araştırma ve uygulama merkezi
1 devlet konservatuarı olan Selçuk Üniversitesinin toplam 80 bin öğrencisi bulunmaktadır.

İlçe sınırları içinde;
107 adet eğitim kurumu (99 resmi - 8 adet özel)
207 adet cami,
8 adet tam teşekküllü hastane bulunmaktadır.


Sanayi

1., 2., 3. Organize sanayi bölgeleri ile Tümosan traktör fabrikası, Konya çimento fabrikası önemli sanayi tesisleri ve 15 adet küçük sanayi sitesi Selçuklu’da yer almaktadır.
Selçuklu ilçesinde bulunan küçük sanayi siteleri
1. Plastikçiler Sanayi
2. Hurdacılar Sanayi
3. Şekerciler Ve Lokum İmalatçılar Sanayi
4. Motorlu Sanayi
5. Marangozlar Sanayi
6. Mobilyacılar Sanayi
7. Karatay Sanayi
8. Anadolu Sanayi
9. Zafer Sanayi
10. Selçuklu Sanayi
11. Bakırcılar Ve Kalaycılar Sanayi
12. Dökümcüler Sanayi
13. Demirciler Sanayi
14. Hizarcılar Küçük Sanayi Sitesi
15. İnşaat Malzemeleri Ve Sıhhi Tesisatçılar Sanayi


Sosyal Durum

Selçuklu’da, yoğun nüfus ve gelişmişliğe paralel olarak insanların sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik alışveriş ve eğlence merkezleri de oluşmuştur. İlçede her türlü alışveriş imkaı bulunmaktadır.

Selçuklu’da mağazalar zinciri ve uluslararası markaların bulunduğu alışveriş merkezlerinin yanı sıra dev iş merkezleri ve pasajlarda bulunmaktadır. Sinema salonları, eğlence merkezleri, kültür merkezleri de halkın vakit geçirebileceği yerlerdir. Ayrıca halkın ihtiyaçlarını karşılayabileceği 14 adet semt pazarı kurulmaktadır.


Alışveriş merkezleri

Real , Kulesite , Migros ,Truva , Tezken, Afra , Adese , Kipa , Osmanlı , Sincap


Ulaşım

Konya tarih boyunca ve günümüzde Anadolu’nun en önemli merkezi geçiş noktalarından biridir. Konya başkent Ankara’ya yakın mesafede olması nedeniyle de önemli ulaşım aksına sahiptir. Karayolu ve demiryolu ile Konya’dan birçok merkeze ulaşmak mümkündür. Şehir içi trafiğini önemli ölçüde rahatlatan çok sayıda alt üst geçitler mevcuttur.
Konya havaalanı Selçuklu ilçesindedir. Uluslararası hava taşımacılığı yapılmaktadır.
Şehirlerarası otobüs terminali ilçede yer almaktadır. Şehir içi toplu ulaşım sağlayan tramvay tamamen Selçuklu ilçesinde hizmet vermektedir. Konya-Ankara hızlı tren aksı ve merkezi Selçuklu’da düşünülmüştür

MERAM'IN TARİHİ

Konya ili, tarihi ile Meram’ın tarihçesi arasında bir paralellik vardır. Çeşitli tarihlerde Konya; Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Persler tarafından yönetilmiştir. Büyük İskender ve Romalılar tarafından ele geçirilen Konya Selçukluların başşehri olur; daha sonra Konya’da Karamanoğullarını müteakiben Osmanlı devletinin hakimiyeti görülür. İşte Meram da, madde ve mana alanlarındaki gerçek güzellik, cazibe, kişilik ve şöhretini, Selçuklu asırlarında bulur. Karamanoğulları ve Osmanlı devirlerinde giderek serpilip, güzelleşir. Cumhuriyet döneminde modern bir görünüm kazanır. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde gezip gördüğü yerler arasında bağ, bahçe, bostanlardan söz ederken bağlık-bahçelik bu yerlere her defasında “Bağ-ı Meram” ifadesini kullanmaktadır; hatta buraların Konya’nın Meramı gibi olduğunu ifade etmektedir. “Peçevi şehrinin baruthane Mesiresi, Kırım’ın Sudak bağı, İstanbul’un yüzyetmişbeşten fazla bahçe ve gülistanları, Tebriz’in Şah-ı Cihan Bağı, Konya’nın Meram mesiresinin yanında bir çemenzar bile değildir.” Meram, Konya ilinin merkez ilçelerinden olup, şehrin güneybatı kısmında yer alır. Ankara-Konya, Isparta-Konya, Antalya-Konya, Mersin-Konya ve Adana Konya olmak üzere beş önemli yolun geçtiği merkezdedir. Tarımsal alanların çok olduğu ilçenin büyük bir bölümü sit alanı kapsamında olduğundan, birçok bölgede yapılaşmaya izin verilmemektedir. Altınapa’dan gelip, tarihi Meram Köprüsü’nden, Meram Eski Yolu takip ederek tarımsal alanları sulayan Meram Çayı da adından da anlaşılacağı üzere ilçede bulunmaktadır. Meram Belediyesi, kurulduğu günden beri Meram’ın adıyla bütünleşen tarih, yeşil doku ve suyunu korumayı her türlü çalışmasında yegâne kriter olarak benimsemiş durumdadır. Bunca güzellikleriyle Meram, daha nice yüzyıllar yerli ve yabancı birçok misafirini kendine hayran bırakmaya devam edecektir.

KONYAMIZ HAKKINDA GENEL

Firuze kubbeli camileri, Mevlevi dervişlerinin bilgeliği ve ören yerleriyle Konya, insana aşkın ve inancın kutsallığını fısıldayan bir Anadolu kenti.

Eski çağlardan kalma bir yerleşim olan Alaeddin Tepesi etrafında gelişen Konya, insanoğlunun ilk toplu yerleşimlerine ev sahipliği yapan Çatalhöyük’ün yanı sıra; Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini yansıtan türbeleri, medreseleri, çeşmeleri, camileri ve en önemlisi Mevlânâ Müzesi sayesinde her yıl yüz binlerce turisti kendine çekiyor. Mevlânâ’nın “Gel, ne olursan ol yine gel...” sözleriyle özetlenen öğretisinden etkilenerek yaşamının kalan bölümünü Konya’da geçirmeye karar veren çok sayıda yabancı yaşıyor kentte. Özü, insan ve Tanrı sevgisine dayanan Mevlevilik öğretisinin merkezi kabul edilen Konya için 17 Aralık tarihi çok önemli. Zira, Hakk’ına 17 Aralık 1273’te Konya’da kavuşan ve ölüm gününü ‘Şeb-i Arus’, yani düğün gecesi olarak adlandıran Mevlânâ, her yıl bir hafta süresince çeşitli etkinliklerle anılıyor. Sema gösterileri, söyleşiler, paneller ve tasavvuf müziği dinletilerinin gerçekleştirildiği anma törenleri, bu yıl ilk defa 1-17 Aralık tarihleri arasında yapılıyor.

HAYALİ DOĞU

Konya’nın tarihi mirasını tanımak için ilk durağımız, Karatay Medresesi. Karatay Çini Eserleri Müzesi adıyla da anılan Alaeddin Tepesi’ndeki 1251 tarihli medrese; kesme taş ve sırlı mermer tuğlanın uyumunu yansıtan mimarisi, çinili kubbesi ve zengin bezemeleriyle ortaçağ Türk sanatının başyapıtlarından biri. Karatay Medresesi’nden Mevlânâ Dergâhı’na uzanan yol, Hükümet Konağı’nın önünden geçip Konya’nın eski çarşısının bulunduğu caddeye çıkıyor. “En yeşil kubbe” denilen firuze çinilerle kaplı Kubbe-i Hadra’nın on altı dilimli muhteşem kubbesinin önünde fotoğraf çektirmek, turistler için bir ritüel. Ortaçağda Selçuklu sarayının gül bahçesi olan müzenin avlusunda gezinirken, mis kokulu güller, konuklarına Mevlânâ’nın sevgi dolu dünyasını hissettiriyor. İçerisinde konuşmanın hoş karşılanmadığı Mevlânâ Dergâhı, kendine özgü huzur dolu atmosferiyle bugüne dek görebileceğiniz en etkileyici müze belki de. Türbede, derviş mezarlarının yanı sıra; tarihi Kurânlar, el yazmaları, levhalar, sema ayinlerinde kullanılan otantik enstrümanlar, derviş kostümleri ile Mevlânâ’nın kişisel eşyaları sergileniyor. Mevlânâ semti olarak anılan müzenin arkasındaki tarihi mahalle; bir yanda türbeleri, minareleri, çeşmeleri; öte yanda taş konakları, antikacıları, sarrafları, aktarları, halıcıları, otantik lokanta ve kahvehaneleriyle insanı rüyalar alemine sürükleyen hayali bir Doğu imajı çağrıştırıyor. Semtin restore edilmiş taş konaklarının büyük bölümü; hat, çini, ebru ve tezhip kurslarına ayrılmış. Asırlarca İslam süsleme sanatlarının merkezi olan Konya’da, bu kursların yaygın olması hiç şaşırtıcı değil.

BOZKIRIN MODERN YÜZÜ

Şehir merkezindeki en büyük alışveriş ve eğlence merkezi Afra, modern Konya’nın sembolü. Şehir merkezinde tramvaydan sonra en çok kullanılan ulaşım aracı, bisiklet ve motosiklet. Kentin ortasında bir eski zaman mücevheri gibi parıldayan İnce Minareli Medrese ile ünlü Zafer Caddesi, kentin genç ve Batılı yüzü. Cumbası, geniş bir avluya açılan odaları, kafesli pencereleri ve antika mobilyalarıyla tarihi bir konakta hizmet veren Osmanlı Çarşısı Nargile Kahvesi, caddenin turistik adreslerinden. Caddenin paralelindeki Form Bulvarı, şık ve markalı ürünler satan mağazaların, kafelerin ve en çok da pastanelerin yoğunlukta olduğu bir yer. Kentin ortasında yemyeşil bir adayı anımsatan fuar parkı; göleti, sergi salonları, kültür merkezi, lunaparkı, kafeleri ve hediyelik eşya dükkânlarıyla dev bir gezi alanı. Fuarın çıkış kapısı, Alaeddin Tepesi’ne açılıyor. Zirvesine taş basamaklarla tırmanılan tepe, dümdüz bir ovada kurulan kentin en yüksek noktası. Tepenin kuzeyindeki Alaeddin Camii, Anadolu Selçuklu mimarisinin en eski mabetlerinden. Kentin hemen her yanında karşınıza çıkacak çift başlı kartal figürü, Konya’nın ortaçağda başkentliğini yaptığı Selçuklu Devleti’nin askeri arması aslında. Kentteki en zarif Selçuklu yapılarından biri de Sırçalı Caddesi’ne adını veren medrese. 12. yüzyılda Doğu’nun bilim ve sanat merkezi özelliğini kazanan Konya, sadece camiler ve medreseler kenti değil elbette. Şehir merkezindeki Aziz Pavlus Kilisesi, ihtişamlı gotik stiliyle bölgedeki Hıristiyanlar kadar Müslümanların da merakını cezbediyor.

MEVLÂNÂ SOFRASI

Selimiye Camii’nden beş dakikalık yürüyüşle ulaşılabilen Akçeşme Mahallesi’ndeki geleneksel Konya evleri, bir labirenti andıran dar ve kıvrımlı yollar boyunca, kalın avlu duvarlarının ardına gizlenmiş bir sırra benziyor. Sokaklar boyunca kesintisiz uzanan avlu duvarları ise bu sırrı gizleyen bir sur görünümünde. Tek kanatlı ahşap kapılarla dışa açılan evlerin, taş kemerli kalın kerpiç duvarları toprakla sıvanmış. Evlerdeki en dikkat çekici ayrıntı, pencerelerdeki oymalı demir kafesler. Tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin yanı sıra, Konya’yı başlı başına bir gurme seyahatine dönüştürmek de mümkün: Bamya çorbası, kuzu tandır, Mevlânâ böreği, tirit, etli ekmek, fırın kebabı, arapaşı çorbası, etli yaprak sarma ve hoşmerim gibi geleneksel Konya yemeklerini, sufî müziği eşliğinde deneyebileceğiniz mekânları bulmak hiç zor değil şehir merkezinde. Larende Caddesi üzerindeki Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri, kentin kronolojik tarihini tanımak isteyenlere göre. Konya turunu çevre gezileriyle zenginleştirmek için bölgede birçok seçenek var. İnanın bir sürü sırla ayrılacaksınız Konya’dan. Türk edebiyatının ünlü ismi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi: “Tıpkı bozkır gibi kendine özgü esrarlı bir güzelliği vardır, Konya’nın...”

KONYA'DAN DÜNYA'YA MEVLÂNA VE MEVLEVÎLİK

Ali Temizel*

XIII. Asırda ülkemizde ve İslam aleminde yetişen en tanınmış mutasavvıf fikir adamlarından birisi olan Mevlâna Celâleddîn-i Rumî (Belh, 30 Eylül 1207- Konya, 17 Aralık 1273)'nin hayatı, eserleri ve Mevlevîlik hakkında geçmişten günümüze pek çok araştırmalar yapılıp eserler yayınlanmıştır. Günümüzde de Türkiye'de ve Türkiye dışında yapılan bu alandaki çalışmalarda Mevlâna, Mevlevîlik ve Mevlâna'nın eserleri, özellikle de Mesnevî ile ilgili konuların belirli bir bölümü incelenmiştir.

Mevlâna ile iligili bir birinden farklı bir çok konuyu içermesi bakımından bugüne kadar yapılan bu alandaki çalışmalardan farklılık arz eden "Konya'dan Dünya'ya Mevlâna ve Mevlevîlik" isimli bu eser, bir çeşit Mevlâna ve Mevlevîlik ansiklopedisidir. Bu çalışmanın editörlüğünü Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, genel koordinatörlüğünü Karatay Belediyesi Başkan yardımcısı Adnan Özkafa yapmıştır. Prof. Dr. Haşim Karpuz ve Yard. Doç. Dr. Yakup Şafak, eserin yayın danışmanlığında; Murat Deveci, sanat yönetmenliğinde bulunmuştur. Eserin bilim kurulunda ise Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, Prof Dr. Tuncer Baykara, Prof. Dr. Haşim Karpuz, Prof. h.c. M. Uğur Derman, Prof. Dr. Abdullah Özbek, Prof. Dr. Recep Dikici, Yard. Doç. Dr. Yakup Şafak, Dr. Mehmet Önder, Şefik Can, Feyzi Halıcı, Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Yard. Doç. Dr. Caner Arabacı, Dr. A. Selâhaddin Hidayetoğlu, Dr. Hasan Özönder ve Dr. Erdoğan Erol görev almışlardır.

"Konya'dan Dünya'ya Mevlâna ve Mevlevîlik" isimli bu çalışmada Karatay Belediye Başkanı Mehmet Şen'in ve editörün birer sunuş yazılarından sonra Mevlâna Müzesi'nde yer alan Mesnevî'nin 677/1278 tarihli yazma nüshasından ilk Onsekiz beyitin tıpkı basımı ve bu beyitlerin Feyzi Halıcı tarafından yapılan latin harfli Türkçe tercümesi yer almaktadır.

Prof. Dr. Tuncer Baykara'nın "Türkiye Selçukluları devrinde Konya'ya genel bir bakış" isimli makalesini, Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın Hz. Mevlâna'nın yaşadığı devrin sosyal yapısı" başlıklı makalesini ve Adnan Özkafa'nın XXI. yüzyılın eşiğinde Mevlâna şehri Konya" isimli yazısını içeren giriş kısmından sonra, Mevlâna (Hayatı-Eserleri-Fikirleri) başlıklı bölümde sırasıyla; Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu'nun "Mevlâna'nın hayatı ve çevresi", Ayten Lermioğlu'nun "Mevlâna'nın çevresindeki şahsiyetler", Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler'in Mevlâna'nın eserleri ve eserlerinden seçmeler", Doç. Dr. Emine Yeniterzi'nin "Mevlâna'nın tefekkür dünyası ve insan", Dr. A. Selâhaddin Hidayetoğlu'nun "Hz. Mevlâna'nın insanlara bakışı", Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu'nun "Mevlâna'ya göre İslâmiyet ve diğer dinler", Şefik Can'ın Hz. Mevlâna'nın evrensel görüşü", Prof. Dr. Erkan Türkmen'in "Ahmet Yesevi, Mevlâna ve Yunus Emre'de kâmil insan ve Allah sevgisi", Tahir Büyükkörükçü'nün "Mevlâna'nın İslam ve tasavvuf anlayışı", Prof. Dr. Abdullah Özbek'in "Bir eğitimci olarak Mevlâna, Dr. Michaela Mihriban Özelsel'in "Hz. Mevlâna'nın güncelliği" ve editörün "Mevlâna'dan hatıralar-nükteler" isimli makaleleri yer almaktadır.

Mevlevîk (Tarihçesi-âdâb ve erkânı-Mevlâna dergâhı ve diğer Mevlevîhaneler) başlıklı bölümde sırasıyla; Dr. Mehmet Önder'in "Mevlevîliğin sistemleşmesi, Sultan Veled ve diğer Postnişînler", H. Hüseyin Top'un "Son dönem Çelebileri ve evlâdları", Prof. Dr. İsmet Kayaoğlu'nun "Anadolu'da ilk mevlevîler", Yard. Doç. Dr. Mustafa Çıpan'ın "Mevlevîlik terimleri", Dr. Hasan Özönder'in "Mevlevî dergâhlarında mutfağın önemi ve âteş-bâz mekanı", Dr. Celâleddin B. Çelebi'nin "Semâ", Ö. Tuğrul İnançer'in "Mevlevî mûsıkîsi ve mukâbele âdâbı", Prof. h.c. M. Uğur Derman'ın "Mevlevîlik ve san'at", Doç. Dr. Fevzi Günüç'ün "Hat san‘atında -Hazret–i Mevlâna- isimli Mevlevî sikkesi biçimindeki istifler", Prof. Dr. Haşim Karpuz'un "Mevlâna dergâhının mimarisi", Dr. Erdoğan Erol'un Mevlâna müzesi ve ziyaretçiler", Dr. Ş. Bârihüda Tanrıkorur'un "Diğer Mevlevîhanelerin listesi" isimli makaleleri mevcuttur.

Mevlâna'nın etkileri (Türk ve dünya edebiyatlarında) başlıklı bölümde sırasıyla; Yard. Doç. Yakup Şafak'ın "Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde Hz. Mevlâna ve eserleri üzerine çalışma yapanlar", Prof. Dr. Ahmet Sevgi'nin "Edebiyatımızda Mevlâna ve Mesnevî tesiri", Yard. Doç. Dr. Bahattin Kahraman'ın " Konya ve çevresinde yetişen tanınmış Mevlevî şairler -Osmanlılar dönemi-", editörün "Mevlâna için söylenmiş şiirler -XX. Yüzyıl”, Prof. Dr. Muhammed İsti‘lâmî'nin "İran'da Mevlâna'nın tesiri ve eserleri üzerine yapılan önemli çalışmalar", Doç. Dr. Ahmet Kâzım Ürün'ün "Günümüz Arap dünyasında Mevlâna", Dr. N. Ahmed Asrar'ın "Pakistan ve Mevlâna Celâleddin Rumî", Dr. Cavid İkbal'in "İkbâl ve Mevlâna", Dr. Nevit Oğuz Ergin'in "Batıda Mevlâna Celâleddîn-i Rumî", Süleyman Wolf Bahn'ın "Modern batı dünyasında Mevlâna'nın önemi", Yard. Doç. Dr. Caner Arabacı'nın "Mevlâna'ya batıdan bakmak", Feyzi Halıcı'nın "Japonya'da Mevlâna sevgisi -Uzakdoğu'ya ulaşan barış ve hoşgörü-" isimli makaleler bulunmaktadır.

Konya ve Mevlâna başlıklı bölüm sırasıyla; Mevlüt Bektaş'ın "Hz. Mevlâna'yı anma törenleri ve İl Kültür Müdürlüğü", Adnan Özkafa'nın "Konya Belediyeleri ve Mevlâna ile ilgili çalışmaları", Prof. Dr. Haşim Karpuz'un "Selçuk Üniversitesi ve Mevlâna araştırmaları" ve A. Sefa Odabaşı'nın "Hz. Mevlâna'yı anmak" isimli makalelerini içermektedir.

Kronoloji ve bibliyografya (Mevlâna-Mevlevîlik) isimli son bölümde ise Arş. Gör. Sinan Taşdelen'in "Mevlâna ve Mevlevîlik bibliyografyası" isimli çalışması ve Mevlâna ve Mevlevîlik kronolojisi yer almaktadır. Ayrıca eserin sonunda, eserdeki makale yazarlarının alfabetik olarak biyografilerine yer verilmiştir.

Hazırlanış amacı, geçmişten günümüze kadar Mevlâna ve Mevlevîlik ile ilgili yayınlanmış makale ve çalışmalardaki önemli bilgileri bir araya getirmek olan eserin içerdiği makaleler, tarihi resim, fotoğraf ve belge gibi konusuyla ilgili görsel malzemelerle canlı hale getirilmiştir. Sayfa düzeni bakımından üç sütun halinde yayınlanan eserin üçüncü sütunları yine aynı yerdeki makalenin konusuyla ilgili anekdotlarla editör tarafından zenginleştirilmiş ve okuyucuya kolaylık ve katkı olması amacıyla da bu anekdotların kaynakları gösterilmiştir.

Konunun uzmanı yerli ve yabancı bilim adamlarının kırk dört bilimsel makalesini içeren ve Mevlana, Mevlevîlik, Mevlevî edebiyatı, tarihi, coğrafyası, mekanları, sanatı, folkloru ve kültürüyle ilgilenen araştırmacılara ve meraklılarına büyük katkı sağlayacağı umulan eser, Konya-Karatay Belediyesi'nin katkılarıyla Eylül-2002'de 379 sayfa büyük boy olarak yayınlanmıştır.

KONYA'NIN İSMİ NERDEN GELİYOR?

Batı kaynakları Konya isminin Yunanca tasvir mânâsına gelen “ikon”dan ileri geldiğini ileri sürmektedirler. Konya ismi Frikçe(Frigya lisanı) “Kavania”nın bozulmuş şeklidir, diyenler de vardır.

Konya Selçuklu Türklerinden önce küçük bir kasaba idi. Romalılar “ikonium” ismi ile anmışlardır. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) zamanında Konya kasabasını İslâm ordusu fethetmiş ve bu kente “kuuniye” demişlerdir. Konya isminin gerçek menşei “kuuniye”den gelir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu gibi Konya da Türkler tarafından fethedilmiştir.

Türkler bu küçük kasabayı Anadolu’nun en büyük ve en mamur şehri hâline getirmiş ve“Konya” ismini vermişlerdir.

Bâzı rivâyetlere göre ise Horasan bölgesinden Anadolu’ya göç eden iki ermiş (evliyâ) Konya’nın bağlık ve bahçelik manzarasını görünce içlerinden biri “Buraya konalım mı?” demiş, arkadaşı ise “Kon ya!” demiş ve bu isim şehrin ismi olarak kalmıştır. Konya Türklere tam 211 yıl başkentlik yapmıştır. Anadolu’nun ilim, kültür ve medeniyet merkezi olmuştur.

Konya Öğretmenevi kimlere hizmet veriyor?

Benim bildiğim öğretmenevlerinden bütün Milli Eğitim personeli yararlanır. Ancak bu durum Konya Öğretmenevi için geçerli değil. Öğretmenevinin yakınındaki bir okulda hizmetli olarak çalışan bir okurumdan mesaj aldım. Okurum parası olduğu zaman öğretmenevinin yemekhanesine gidip, herkes gibi indirimden yararlanarak yemeğini yiyebiliyormuş. Ta ki, 20 Ocak Salı gününe kadar. O gün yemek için öğretmenevine gittiğinde, önüne bir liste konulmuş.
Bu listede indirimden yararlananların isimleri bulunuyormuş. Listeyi baştan sona okumuş. Fakat kendi ismini bir türlü bulamamış. Sonunda ne mi olmuş? İndirim yapılmadığı için yemek yiyememiş ve tekrar okuluna dönmüş. Peki, bu listede kimlerin isimleri vardı? İl Milli Eğitim Müdürlüğü personelinin, Karatay, Selçuklu ve Meram İlçeleri Milli Eğitim Müdürlükleri'nde çalışan personelin ve sağlık ocaklarında çalışan doktorların isimleri varmış.
İşin ilginç tarafı, eğitimin yükünü çeken öğretmenlerin ve hizmetli personelin isimlerinin listede yer almamış olması. Üstelik Öğretmenevi üyesi olmalarına ve bunun için aidat ödemelerine rağmen. Asıl hizmet edilmesi gereken personel, indirimden yararlanamıyor. Bu nasıl iştir, bir türlü aklım almıyor. Konya Öğretmenevi yöneticileri bir açıklama yapın da işi anlayalım.