Konya Mevlâna Dergâhı


XIII. yüzyıl Anadolu'sunda Mevlevihanelerden önce merkezi planlı tarikat yapılarının kullanıldığını biliyoruz. Bunların içinde Konya'da Sahip Ata Hanikahı orijinal yapısı ile günümüze gelmiştir. Hz Mevlana'nın irtihalinden sonra Hüsamettin Çelebi, Sultan Veled ve Ulu Arif Çelebi zamanında hem Mevlevi tarikatının temelleri atılmış, hemde mekân olarak Mevlevihanelerin öncü yapısı olan Konya Mevlana Dergâhı bu dönemde şekillenmeye başlamıştır.
Son yıllarda Mevlana Dergâhı'nın semahanesinde yapılan kazılarda semahanenin zemininde XIV-XV yüzyıla ait buluntular ile semahane olabilecek bir mekân ortaya çıkmıştır. Dergâhın kronolojisini şöyle özetleyebiliriz.
1. Selçuklu devri (XIII. yüzyıl): türbenin yapılışı ile kuruluş gerçekleşir.
2. Beylikler Devri (XVI-XV. yüzyıl):Alâeddin Ali Bey ilk yapının külahını kaldırıp bugünkü dilimli külahı yaptırmıştır (1397). Bunun uygulayıcısının mimar Ahmed İbni Abdullah bin Asli olduğu sanılmaktadır. Ayrıca Kubbe-i Hadra'nın doğu ve batısındaki kubbeli kısım bu dönemde ilave edilmiştir.
3. Klasik Osmanlı Devri (XVI-XVII yüzyıl): Semahane, Mescid, avludaki L planlı derviş hücreleri, avludaki türbeler, bu dönemde yapılmıştır. XVII. yüzyıldan sonra, doğu, kuzey ve güneydeki payandalar yapılmış, semahanenin doğu kısmına mahfiller eklenmiştir.
4. XIX. yüzyıl ilaveleri: Bunlar Matbah-ı Şerif, Meydan-ı Şerif, ve şadırvan ile Şeb-i Aruz havuzudur.
Mevlevi tekkelerinin en önemli bölümleri şunlardır:
1. Semahane
2. Matbah
3. Meydan-ı Şerif
4. Derviş hücreleri
5. Mescid
6. Türbe
Konya Mevlâna Dergâhının ilk yapısı Mevlâna Türbesidir. 1274 yılında baldaken olarak inşa edilmiştir. Banileri Emir Müinüddin-i Pervane ve eşi Gürcü Hatun ile Alâmeddin-i Kayser, mimarı Bedreddin Tebrizi'dir. Türbenin sağında ve solundaki kubbeli kısım Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey zamanında 14-15. yüzyılda yapılmıştır. Bu bölümün kuzeyindeki Semahane ve Mescid, Avlu çevresindeki derviş hücreleri ve türbeler 16.yüzyılda Osmanlı döneminde ilâve edilmiş tir. 18 ve 19.yüzyıllarda ilâve edilen Meydan-ı Şerif, Matbah-ı Şerif, Şadırvan, Şeb-i Arus havuzu gibi yapılarla dergâh bir külliye halini almıştır. Bu külliyeyi bir hazire duvarı çevirmektedir.
Dergâh avlusunun dört yönde dört kapısı bulunmaktadır. Batıda Selimiye Camii avlusuna açılan Dervişan kapısı, dergâhın esas giriş kapısıdır. Doğuda Pir, kuzeyde Çelebiyan, güneyde Hamuşan kapıları bulunmaktadır. Şimdi Dervişan kapısından girerek dergâhın önemli bölümlerini ve fonksiyonlarını görelim. Avluda ilk olarak sağda Şeb-i Arus havuzu, ortada Şadırvan, kuzeyde Selsebil görülür.
1. Derviş Hücreleri: Derviş hücreleri L şeklinde avlunun etrafını çevirirler. Kubbeli odaların ocağı vardır ve önlerinde bir revak bulunmaktadır. Kapının solundaki birinci oda dergâhın en önemli dedesi Türbedar Dedeye, ikincisi ise dergahın yöneticisi sertarik Dedeye aittir. Sağda birinci oda Çelebi Dairesi, ikincisi Aşçı Dede dairesidir.
2. Meydan-ı Şerif: Güneybatı köşede yer alan dikdörtgen plânlı bir odadır. 19.yüzyılda yapılmış olduğunu pencere söveleri ile tavanını süsleyen manzara resimleri kanıtlar. Burada sabah namazından sonra murakabe yapılır, kahve içilirdi. Bu mekânı diğer Mevlevihanelerde de görüyoruz.
3. Matbah-ı Şerif: Külliyenin güneydoğu köşesinde H.1284 (1867-68) yılında yapılmıştır. Kuzeyde giriş kapısının solunda kazancıdede odası, sağında aşçıdede odası ile kahve ocağı bulunmaktadır. Yaklaşık kare bir mekân olan mutfak iki bölümlüdür. Güney bölümü bir kademe daha yüksektir ve kuzeybatı köşesinde birbirine bitişik iki ocak vardır. Giriş bölümünün kuzeydoğu köşesinde saka postu ile zemin kata inen kiler kapısı yer almaktadır. Üç basamaklı bir merdivenle çıkılan ve bir sütunla giriş bölümünden ayrılan güney bölümü, somathâne (yemek bölümü) ve sema (tâlim yeri) olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu köşesindeki bir merdivenle üst kattaki çilekeşler odasına çıkılmaktadır. Mutfak tarikatın yemeklerinin pişirildiği, muhip olarak tarikata giren kişilere eğitimin verildiği, aşçı dede, kazancı dede ve halife dedenin nezaretinde 1001 günlük çilenin tamamlandığı yerdir. Yemek pişirilen ocakların hemen önündeki boşluğa "âteşbaz-ı velî makamı" denilir. Ocağın yanında bir çeşme ve bulaşıklık vardır.
Riyâzet denilen 1001 günlük çile çıkarmak kesin kuralları olan eğitim sürecidir. Okuma, yazma, sema talimi Evrad ve Ezkâr (Dua ve zikir) çalışmaların yanında nefsin köreltilmesi için 18 ayrı iş yaptırılırdı. Bu işler helâ temizliğinden pazar alışverişlerine kadar değişiktir. Çilesini tamamlayan matbah canları sema dedesinin nezaretinde 18 çark atıp sema ettikten sonra sikke giyer hücrenişin olurdu.
4. Tilavet Odası, Dahili Uşşak, Post Kubbesi, Kibabül-aktab: Dergahın türbe bölümüne batı cephesinden Bab-ı Şerif denilen kapıdan girilmektedir. Bu bölümde ilk mekan Kur'an-ı Kerim ve Mesnevi okutulması için ayrılmış olan tilavet odasıdır. Günümüzde bu oda hat levhaları sergisine ayrılmıştır.
Tilavet odasından esas türbenin Huzur-ı Pir denilen bölümüne girilmektedir. Buradaki kapı gümüş kaplı olup Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Hasan Paşa tarafından 1600 yılında yaptırılmıştır.
Mevlana türbesinin bulunduğu kubbeli bölüm Karaman döneminde son şeklini almıştır. Mevlana türbesinin batısındaki dört kubbeli bölümde sekiler üzerinde Horasan erlerinin sandukaları yer alır. Mevlâna türbesinin önündeki bölüm ise Huzur-ı Pir'dir. Kubbe-i Harda (yeşil türbe) altında Hz Mevlana ve oğlu sultan Veled yatmaktadır.
Kubbe-i Hadra'nın doğusunda Mevlâna'nın yakınları ve Çelebilere ait sandukalar bulunmaktadır. Bu bölümün en eski nakışları Kubbe-i hadra'nın güneyinde yer almaktadır.
5. Semâhâne: Post kubbesinin kuzeyinde yer alan kare planlı bu mekânın zemininde bulunan yapının Karamanoğulları dönemine ait semâhâne olduğu ileri sürülmüştür. Mevcut semahanenin köşelerindeki dört fil ayağı ve bunların kenar ortalarında bulunan pâyeler sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Üzerlerine pandantifler yardımıyla sekizgen kasnaklı kubbe oturmaktadır. Barihüda Tanrıkorur, semahane ile bitişiğindeki mescidin Yavuz Sultan Selim zamanında (1512 -1520) yapılmış olması ihtimalini ileri sürerse de bu iki mekânın Kanunî Sultan Süleyman döneminin sonunda inşa edildiğini kabul etmek daha doğru olur. Semahane ahşap bir kafesle Kıbâbü'l-aktab'dan ve demir bir parmaklıkla batı bitişiğindeki mescitten ayrılmıştır. Semahanenin kuzey ve doğu kesimine XVIII. yüzyılda mahfiller ilâve edilmiştir (züvvar - ziyaretçi mahfilleri). Mutriban mahfili erkeklere tahsis edilmiş alt katların kuzeybatı köşesinde olup üst katlar kadınlara ayrılmıştır. Güneyde ortadaki ayak önünde ahşap na't-mesnevi kürsüsü yer alır. Semahane XVIII. yüzyılda genişleterek dışarıdan kuzeyde mescidle, doğudan Kıbâbü'l-aktab'la birleştiği köşelerden kalın payandalarla desteklenmiştir. Bu esnada türbenin güney duvarına da ortadan bir payanda duvarı yapılmıştır. Semahanenin günümüzü gelen nakışları birkaç safha göstermektedir.
6. Mescid: Semahanenin batısında kare şeklinde bir mekân olup asıl kapısı batıdandır. Mermer söveler üzerinde mukarnaslı kavsarası vardır. Mescid Çerağ Kapısı ile Dâhil-i Uşşâk, kuzeydoğusundan da küçük bir kapı açılarak semâhâne ile irtibatlandırılmıştır. Mescidin zemini yerden bir kademe yükseltilmiştir. Güney tarafında ortadaki ayak içerisine mermer mihrap yerleştirilmiştir. Bursa kemerleriyle birbirine bağlı taş ayaklar üzerinde kuzey duvarına bitişik ahşap mahfil bulunur. Mahfilin altında ahşap konsolların arası XVI. yüzyıla ait klasik bitkisel motiflerle nakışlanmıştır.
7. Kütüphane: Dergâhın güneyinde, niyaz penceresini içine alacak şekilde 1919 yılında yapılmıştır. Bu oda Çelebi dairesi olarak da kullanılmıştır.
8. Çelebi Misafirhanesi (Selâmlık): Mevlâna külliyesinin kuzeybatı köşesinde yer alır. Tek katlıdır, ortadaki sofaya açılan odalardan oluşur. Sofa'nın tavanındaki manzara resimleri Meydan-ı Şerifinkilere benzer. 19.yüzyılın ikinci yarısına tarihlenebilir.
Bilindiği gibi mevlevihanelerde Çelebi'nin ve bazı yetkili dedelerin harem daireleri bulunmaktadır. Bu daireler genellikle dönemlerinin mimari üsluplarını yansıtan Türk Evi plân özelliklerini gösterirler. Konya'da türbe önünde dergâh çevresinde bu şekilde birçok Çelebi Konağı ve Dedelerin oturduğu evler vardır.
9. Hamuşan - Mezarlık - Türbe: Mevlevihanelerin en önemli bölümüdür. Bazen semahaneye bitişiktir. Burada Mevlâna dergâhında olduğu gibi canlarla susmuşlar iç içedir. Zamanında Mevlâna dergâhının çevresi, avlusu bütünüyle hamuşandı.
10. Diğer Mekânlar: Mevlâna Dergâhında gördüğümüz bu mekânlardan başka, hamam (Türbe Hamamı yıkılmıştır), sebil, sarnıç - kuyu gibi su tesisleri her mevlevihanede bulunurdu. Yenikapı Mevlevihanesi'nde gördüğümüz Muvakkithane, Ayin-i Cem odası, Sohbet odası yahut arka taraftaki küstahlar kapısı gibi ilginç bölümler de vardır.
1925 yılında Tekke ve Zaviyeler kapatılınca Konya Mevlana Dergâhı bir müddet kapalı kalmıştır. 1927 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Konya Mevlana Dergâhı'nda Mevlevi tarikatına ait eserler özgün ortamlarında (Derviş hücreleri, Matbah, Mescid, Türbeler) görülebilir. Avluda Osmanlı dönemi mimari eserlerine ait kitabeler ve mezar taşları sergilenmektedir. Konya Mevlana Müzesi inanç turizmi açısından önemlidir ve Türkiye'nin en çok ziyaret edilen müzeleri arasında bulunmaktadır.

Hiç yorum yok: