Devlet Zoruyla Kurulan Bir İlçemiz: Karapınar

Konya Karapınar arası 95 km. Bu uzaklık Ereğli yakınlarına kadar tam bir çöl görüntüsü demek. Sağda Karadağ'ın, solda Bozdağ'ın görüntüsü arasında uzayıp giden bir çöl. Boz ile sarı renklerin, Karapınar'a yaklaşırken volkanik kumların siyah renginin hakim olduğu düzlükler sonsuz bir bıkkınlık hissi verir insana. Yo kenarlarındaki cılız akasya kümeleri de bozmaya yetmez bıkkınlık hissini. Arada bir tarlalarda görünen koyun sürüleri arkalarında bir toz bulutu bırakarak yitip giderler boşlukta.

Konya Çukurova arasında önemli bir noktada bulunan Karapınar'ın doğusundaki Karacadağ'da ve Karapınar çevresinde yerleşimler olmuş fakat bu bölgede Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar düzenli bir yerleşim olmamış. Selçuklular hiç kullanmamışlar bu yolu. Bu yüzden çevrede Selçuklu eseri yok. Zaten yolu kullanmaları da pek kolay değil. Yazın kurak, susuz çöl ortamı, kışın taban suyunun yükselmesiyle oluşan bataklıklar bu çevrede hem yerleşimi hem yolculukları güçleştirmektedir.

Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken burada konaklamış. Bu konaklama sırasında çevre köylerde yaşayanlar çevredeki eşkıyalardan yakınmış, bir çözüm bulunmasını istemişler. Bu isteğin bir sonucu olarak bir Derbent köyü olarak Karapınar kurulmuş. Yani bir çeşit karakol olarak. İkinci Selim bir cami, imaret, han, hamam, 39 dükkan ve iki değirmenden oluşan bir külliye yaptırmış, çevredeki seksen dört köy ve mezranın yıllık gelirini buraya tahsis etmiş, ayrıca külliye yakınına yaptırılan dükkanlara Niğde, Aksaray gibi illerden sanatkar, esnaf getirilerek bunlar zorunlu iskana tabi tutulmuş. İkinci Selim'İn bu çabaları nedeniyle Karapınar bir süre Sultaniye olarak anılmış.

Karapınar'ın doğusundaki Karacadağ da Bizans döneminden kalma kale kalıntıları var. Oymalı ve Akören köylerinin çevresinde onbeş yer altı şehri ortaya çıkarılmış. Karapınarlı eğitimci, araştırmacı, rahmetli İbrahim Gündüz'ün tespitlerine göre Çumra ovasında olduğu gibi Karapınar çevresinde de birçok hüyük var. İlçenin ilk yerleşim yeri olan Ali Tepesi'de bir hüyük.
Karapınar'ın en büyük sorunu rüzgar erozyonu. Bu aslında bütün İç Anadolu'nun da sorunu. Ülkemizde erozyon tehlikesi olan bölgelerin başında Konya geliyor Konya çevresi. Bu yüzden zaman zaman dağılma tehlikesi geçirmiş ilçe.

Yanlış tarım, meraların yoğun otlatımı, yağışların yetersizliği rüzgar erozyonunu hızlandıran nedenler. 1960'lara doğru daha vahim bir hal almış durum.

Nail Okuyucu bir şiirinde o yılların Karapınar'ını şöyle anlatır: "Sarmış bir kuraklık kış ve yazını /Rüzgar semalara atar tozunu/Beyaz kumlar örtmüş, yerin yüzünü/Toprak belli değil, yol belli değil.

1962 yılında 160 bin dekarlık bir arazide erozyonla mücadele çalışmaları başlatılmış. Kepir tepesi çevresindeki kumullara kamış perdeler, tahta çitler çekilmiş, kuraklığa dayanıklı olan kavak, akasya, dişbudak ve çalı türleri dikilmiş. Günümüzde Karapınar Belediyesi ve İl Jandarma Komutanlığı İlçe çevresini ağaçlandırmak için yoğun olarak çaba harcıyorlar.
Ülkemizin önemli kuş alanlarından biri olan Ereğli Sazlığı Karapınar sınırında. Bu sazlığın su kaynakları kesildiği için sazlık büyük oranda kurumuş, sazlığın Karapınar tarafındaki arazileri çöl görünümü almıştır.

Bütün çöl görünümüne karşın Karapınar her zaman severek gittiğim beldelerimizden biri. O çölün ortasındaki doğal anıtlar, çölün mavi gözleri obruklar her zaman mucize bir güzellik gibi gelmiştir bana. İşin ilginç canlı, kıpır kıpır Karapınar çölü. Heran obruklar oluşuyor. Yavşan obruğu çok değil, beş yıl önce oluştu.

İlçenin simgelerinden biri 7 km. güneydoğusundaki Meke Gölü. Tuzlu suyu nedeniyle Meke Tuzlası da denilen Meke'de 1952 ye kadar tuz üretilmiş. Ortasında 140 mt. yüksekliğinde volkanik bir tepe var. Derinliği 1012 mt. olan suyu tuzlu ve sodalı olduğu için içilmeyen Meke amatör fotoğrafçılar için de inanılmaz görüntüler sunar. Acı göl suyunun iki metre ötesinde bir kuyu var ve suyu içilebilir.

Acı Göl Meke'nin kuzeyinde, ilçeye uzaklığı 8 km.
Meyil Obruğu, ilçeye 35 km. uzakta. Meyil Yaylasında.
Çıralı Göl, ilçeye 26 km. uzakta, Çıralı Yaylasında. Obruk gölünün kenarlarında insan eliyle oyulmuş mağaralar var. Gölün suyu tatlı ve balık tutulabiliyor.

İlçe sınırlarında yer alan Hotamış sazlığı artık tamamen kurumuş durumda. Ereğli Sazlığı sa can çekişiyor.

İlçenin tarım arazisinin ancak 4/1 inde sulu tarım yapılabiliyor. Küçükbaş hayvancılık yaygın. Bu yüzden Karapınar halı ve kilimleriyle ünlü. Son yıllarda şeker pancarı üretimi artmış. Karacadağ'ın eteğinde bir yerleşim yeri olan Yeşilyurt başka illere hırtlak ihraç eden bir belde.
Konya Etnografya Müzesi'nde 22 adet antika, Karapınar halı ve seccadesi var. Geçmişte bu dokümanlarda kökboyalar kullanılıyormuş.

İlçedeki önemli tarihi eserlerinden biri Sultan Selim Külliyesi. İlçeye ulaşım imkanları iyi ama en iyisi gurup gezisi. Çünkü volkanik göllere ve obruklara ulaşım imkanı yok. Acı Göl'ün kıyısındaki tesislerde yemek yenebilir. En iyi kamp alanı ise Acı Göl ve Ereğli Sazlığının Torosların eteğinde yer alan bölümleri.

Bir kış günü hafta sonu yolunuz Karapınar'a düşerse Yeşilyurt beldesine mutlaka gidin. Orada yapılan düğünler mutlaka ilginizi çekecektir.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

BAŞKA YERLERİ GÖRMEYİNCE BÖYLE SÖYLEYEBİLİRSİNİZ ALLAH ÖYLE YARATMIŞ DÜZELTMEYE ÇALIŞIYORUZ VAN ÇALDIRAN 4 MEVSİM YAĞIŞ ALIYOR BURDAKİLER YATIYOR BİZİM DİKTİKLERİMİZİ BİLE YAŞAYMIYORLAR KARAPINAR BÖYLE ANLATILINCA ÜZÜLDÜM ÇÖLE DEĞİL CENNETE DÜŞENLER NE YAPMIŞ

Adsız dedi ki...

bu yazıyı yazan arkadaş sen önce kendi memleketine bi bak kargaya yavrusu şahin gibi gözkürmüş,yani boklu çamurluya gülermiş benim karapınarım bana göre cennet sen git kendi cehenneminde yaşa