Bir Gezgin Gözüyle Konya-Hadim Yolu

Bizi doğa güzelliklerine ve tarihi anıtlara, ören yerlerine ulaştıracak güzel yollarımızdan biri de Konya-Hadim yoludur. Dinek'e kadar dümdüzdür bu yol. İki geçeli Kaşınhanı'nın, İçeri Çumra'nın, Dinek'in tarlaları uzanır. Dinek'ten itibaren ilk yükseltiler başlar. Görüntü de değişir yavaştan. Ardıç, meşe, alıç, yaban armutları ile yemyeşildir tepeler.
Bu yol üzerinde ilk durak yerlerinden biri Sarıoğlan beldesidir. Bu yolda yolcu taşıyan araçlarda mutlaka konaklarlar Sarıoğlan'da. Torosların havasını burada almaya başlar insan. Burada tavşan kanı bir yorgunluk çayı içebilir açsanız Hacı amcanın yerinde alabalık ya da saç kavurma yiyebilirsiniz.
Bir gezgin için seçenekleri çok olan bir yoldur Konya-Hadim yolu. Biz fotoğrafçılar ve doğa yürüyüşçüleri iki seçenek kullanırız. Biri Sarıoğlan-Asarlık-Dedemli-Eğrigöl yolu, diğeri Sarıoğlan-Eğiste-Kaplanlı (Aladağlar) Yerköprü yolu. Hangisini tercih ederseniz edin, gittiğiniz her yerde muhteşem görün-tülerle karşılaşacak Toros yaylalarında yaşayan güzel insanların güleryüzüyle ağırlanacaksınız.
Sarıoğlan'dan Bozkır yoluna saparsanız, yaklaşık yirmi kilometre sonra Ulupınar köyüne ulaşırsınız. Ulupınar, binlerce yıllık Zengibar kalesinin batı eteğinde kurulmuş çok eski köylerimizden biri. Zengibar, Antalya, Bozkır, Mut, Silifke arasında yaşamış olan İsaura'lılardan kalma. Çok geniş bir alana yayılan kalenin bazı burçları, giriş kapıları, temeller duruyor. Köyün hemen üst kısmından kayalıkları takip eden bir keçi yolundan ulaşılıyor kaleye. Bu kayalıklarda anıtsal kaya mezarları var.
Ulupınar'dan yaklaşık yedi kilometre uzakta, eski adıyla Asarlık, yeni adıyla Hisarlık beldesi var. Belde çok eski bir yer-leşim yeri olması nedeniyle bu adı almış. Beldenin bağlarının içinde Bizanslılardan kalma sarnıçlar o halleriyle hala duruyor. Gezdiğimiz sarnıçlardan biri yekpare kayadan oyulmuştu ve girişin tam karşısında kayanın üzerinde kabartma bir kadın figürü vardı. Köylülerden birinin deyişine göre sarnıçtan ne kadar su çekilir ise çekilsin suyun seviyesi hep aynı kalıyormuş. Beldede tarihi bir cami var ama kaderine terkedilmiş. Ahşap işlemeleri, duvarlarında ki çizimlerle muhteşem bir eser. Vakıflar restore etmiyor, belde halkının restore ettirmesine de izin vermiyormuş. Bitişikteki caminin görevlisinin anlattıklarına göre camideki çok değerli el yazması kitaplar, antika halı ve kilimler kaybolmuş. Bu cami ile ilgili ben ve İbrahim Dıvarcı gazetelerde yazılar yazdık. Vakıflar Bölge Müdürlüğünü bilgilendirdik ama her çabamız suskunlukla karşılandı. Bundan sonra vakıfların bu eser-le ilgili ne yapacaklarını bilmiyorum. Bildiğim tek şey Asarlık'a vakıflardan bir giden olursa, belde halkından iyi bir dayak yiyebilir. Son gidişimizde caminin fotoğraflarını çekerken on-onbeş Asarlık'lı etrafımızı çevirdi. Hayli öfkeli görünüyorlardı. Nerden gelip nereye gittiğimizi sormaya başladılar. Gezgin, fotoğrafçı olduğumuzu söyleyince rahatladılar. "Biz sizi vakıflardan sandık" diyerek, cami konusundaki endişelerini, duyarlıklarını anlattılar.
Asarlık'tan birkaç kilometre sonra sola dönen yol sizi Göksu vadisine ulaştırır. Çevre köylerin bağ ve bahçeleriyle çevrili olan bu vadi doğa yürüyüşü için emsalsiz bir bölge. Yalınçevre Dedemli sapağında sola dönen yol Hadim'e ulaşır. Sağa dönen yol ise Dedemli'ye çıkar.
Dedemli Toroslarda çok güzel beldelerimizden biri, Göksu Irmağının kaynağı da burada. Dedemli Belediyesi kaynağın çıkışına yakın bir bölgede derenin içine alabalık tesisleri kurmuş. Bazı aklıevveller bu tesisin ekonomik olmayacağını ileri sürmüşler ama şimdi işletmeciler talebe yetişmekte zorluk çekiyorlarmış. Bu tesis-lere kadar turlar ile gitmek mümkün. Ardıç ağaçları ile kaplı görkemli kayalıklarla çevrili vadide buz gibi sularda yetişen alabalığın tadına doyum olmuyor. Vadiden yaylalara, oradan da Eğrigöl'e gitmek için arazi aracı gerekiyor. Eğrigöl Konya-Antalya sınırında. Geyik Dağlarının eteklerinde mükemmel bir kamp alanı. Hem dağcılar hem fotoğrafçılar için eşsiz bir bölge.
Egrigöl'den Gevne vadisine inmek mümkün. Torosların zirvesi boyunca, özellikle macera tutkunları için bulunmaz bir yol.
Sarıoğlan'dan sola dönen yol, Hadim-Taşkent yoludur. Ünlü Eğiste Deresine inerken sağda Taşbaşı köyü var. Taşbaşı köyüne girmeden doğruca vadiye inen yol Bolat Deresine ulaşır. Bolat Deresinde üzerlerinde avcı kabartmaları bulunan mezarlar var.
Bolat beldesi tarih ve doğa olarak çok zengin beldelerimizden biri. Bolat'ın Temaşalık Tepesi denilen bölgede Astra antik kenti var. Çataloluk mevkiinden ulaşılabilecek bu antik kent gerçekten görmeye değer.
Hadim'e on kilometre kala sola dönen yol ülkemizin en güzel doğal anıtlarından biri olan Yerköprü şelalesine ulaşır. Bu yoldan giderken göreceğiniz manzarada ömrünüzce görebileceğiniz ender görsel şölenlerden biri olacaktır.
Göksu, Dedemli beldesinin sınırları içinde. Eğrigöl'ün hemen yakınlarında doğar. Kimi yerde durgun, kimi yerde deli-dolu, kimi yerde düdenlerin içinde yiterek yüzlerce kilometre kat eder ve Silifke yakınlarında 15.000 ha.'lık bir delta oluşturarak Akdeniz'e ulaşır. Göksu deltasında 330 çeşit kuş barınır.
Göksu, Dedemli'den Akdeniz'e kadar görkemli doğa manzaraları oluşturur. Kimi yerde bir düdenin içinde yiter, birkaç yüz metre sonra yeniden gün yüzüne çıkar. Göksu üzerindeki en görkemli doğa oluşumlarından biri olan Yerköprü Şelalesi de böyledir. Çakallar Köyünün hemen altında düdene giren Göksu ırmağı, 500 metre sonra günyüzüne çıkar. Düden yaklaşık yerin 25 metre altında büyük bir mağaradır. Alüvyon üzerine traverten çökelmesi ve daha sonra alttaki alüvyonun Göksu tarafından oyulması sonucu, traverten tabaka-sının askıda kalmasıyla oluşan Yerköprü Şelalesini, Çakallar köyünün hemen altından, dağın eteğinden kaynayan Karasu oluşturur. Suyu yoğun karbonat içeren bahçelere bereket saçtıktan sonra Şelale olarak Göksu'ya dökülür.
Taşeli platosunun batı kısımlarını içeren bu bölgede Akdeniz iklimi etkisini gösterir. Bu yüzden yörede her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Aladağlar bölgesi ise bağcılığı ile ünlüdür. Bütün yamaçlar bağlarla kaplıdır. O yüzden bağbozumu günleri haftalarca pekmez ocaklarının dumanı kaplar köylerin üzerini.
Yerköprü şelalesine Güneysınır-Habiller yoluyla da gidilebilir. Bu yol Aladağlar yolundan daha kısadır. Yerköprü çevresinde çok güzel kamp alanları var. Göksu Irmağı ile Yerköprü şelalesini gezip görmenin en güzel zamanı ise Nisan ayıdır. Torosların eriyen kar suları ile iyice kabarıp coşan Göksu'nun en deli dolu zamanıdır Nisan ayı.

Hiç yorum yok: