Konya'daki ilk otomobil ve anıları

Konya'da ilk otomobil Birinci Cihan Harbi'nin ilk günlerinde gelmiş, zamanın valisi merhum Azmi Bey'in emrine verilmişti. Bu tarihlerden evvel Enver Paşa'nın Konya'dan otomobili ile geçtiğini görenler olmuş ise de bu bir istisna idi.
Konya'ya gelen bu makam otomobili ile vali Azmi Bey bir gün Karaman'a teftişe gider. Yol üzerinde Çumra köylerinden birine uğrar. Harman vakti herkes dışarıdadır. İşi ile meşgul, gök gürültüsüne benzer sesler çıkarak tozu dumana katıp gelen bir karaltıyı gören yedisinden yetmişine kadar bütün köylü işlerini bırakıp evlerine kaçarak kapılarını kilitleyerek mazgal delikleri gibi pencerelerinden olayı merakla takip ederler. Otomobil köy meydanlığında durur. Valinin yaveri ile maiyet memuru inerek ilk kapıyı çalıp muhtarı sormak isterler. Ses seda yok! Bu sefer iki taraflı önlerine gelen kapıları vurarak muhtarı sormak isterler. Fakat hiçbirinden cevap gelmez. Çaresiz otomobilin yanına gelerek vaziyeti valiye izah ederken karşıda elinde asası ile beli iki kat olmuş bir ihtiyarın kendilerine doğru şüpheli adımlarla yaklaşmakta olduğunu görürler ve adamın kendilerine gelmesini beklerler.
İhtiyar çekingen bir vaziyette 3 metre mesafeye kadar yaklaşıp selam verir. Selamın karşılığına doğru dürüst alınca bu sefer, "sizler in misiniz? cin misiniz?" diye sorar. Maiyet memuru, "ne iniz, ne ciniz senin gibi bizde bir insanız. Muhtarı çağır görüşeceğiz. Bak şu oturan beyefendi Konya valisidir" cevabını verir. İhtiyar hala duruma emin olmadığından şakın, şaşkın etrafa ve valiye baktıktan sonra "Muhtarı çağırırım amma üstüne binip geldiğiniz hayvanı, haşatı olmayan şu tekerlekleri bez sarılı nedir yahu? bir diyiverin" diye sorar. Valinin yaveri işin çok uzayacağını, bir türlü ihtiyara meram anlatmak imkanı olmayacağını anlayarak, işi kurnazlığa döker. "Bu sandık ne olacaktı ki? "Hazreti Ali efendimizin düldülü". Şimdi artık anladın değil mi? Git artık muhtarı çağır gel der". İhtiyar düldülü görmenin verdiği sevinç ve heyecan ile titreyen bacaklarına bütün kuvvetini vererek soluk soluğa muhtarın evinin kapısına koşup, yıkarcasına kapıyı hem çalar, hem de avaz avaz bağırır. "Ulan Mehmet tiz bir yol geliver. Ulan Konya valisi, Hazreti Ali efendimizin düldülüne binmiş de köyümüze gelmiş. Seni görecekmiş. Ulan dışarı çık, çabuk gel. Vali beyi fazla bekletme, sonu iyi olmaz" sözleri ile muhtarı evinden çıkartır. Birlikte yaka paça valinin yanına getirir. Muhtar vali ile konuşurken görerek bundan cesaret alan köylüler; kadın, erkek, genç, ihtiyar, çoluk, çocuk birer ikişer evlerinden çıkarak otomobilin etrafına toplanır ve korku ile bakmaya başlarlar. Bu sırada muhtarı getiren yaşlı köylü bağırır. "Ne duruyorsunuz? Ulan eşek gibi ne gamırdırsınız? İşte önünüzde Hz Ali efendimizin düldülü bu imiş. Durman! Herkes tozundan birer kez alarak dertli yerlerine sürecek olsa alimallah bütün dertlerinde kurtulur deva bulur" öğüdünü verince, otomobilin yanında bulunanlar üzerinde toz topaklanmış ne kadar yerler var ise avuç avuç yüzlerine gözlerine sürerken bir kısmı da çemberlerin uçuna çevrelerin içine toplayıp ileride lazım olur fikri ile çırpınırlar. Az sonra otomobil yıkamadan çıkmış gibi tertemiz olarak ortada durur vaziyettedir. Daha sonra Karaman istikametine harekete geçen otomobilin gürültüsünden bir kısım köylü evlerine kaçarken, bir kısmı da "kuş gibi uçtu, ciğerim kaçtı ciğerim!" diyerek yas tutarlar.

Hiç yorum yok: