Yalnızca İç Anadolu'nun değil, ülkemizin en güzel yörelerinden biri Beyşehir Gölü, dağları, mağaraları, ormanları, binlerce yıllık tarihi ile gezginlerin "görmeden ölme" diyebilecekleri eşsiz bir yurt köşesi. Konya Antalya, Konya Isparta yolları üzerinde önemli bir kavşak noktasında olan Beyşehir doğada, tarihe, dağcılıktan mağaracılığa bir turistin, gezginin talebine yanıt verebilir. Fasıllar'da, Eflatunpınar'da tarihin derinliklerinde yitip gidebilir, İslibucak'ta ulu çamların altında yorgun bedenini dinlendirebilir. Dağların eteklerinde yurt tutmuş göçer yörüklerin yol hikayeleri ile kendinden geçebilir.
Eskiçağda adı Pisidia olarak geçiyor. Beyşehir'in 10 km. kuzeybatısındaki Erbaba höyüğünde yapılan kazılarda M.Ö. 5000'li yıllara dayanan buluntular ele geçirilmiş. Hititler'ler iki büyük anıt bırakmışlar Eflatun pınar ve Fasıllar'da. Roma ve Bizanslıların da izleri var.
11.Mesud döneminde Eymür Türkmenleri bu çevreye yerleşmiş. Selçuklu Sultanı Alaaeddin Keykubad Alanya yolculuğu sırasında bölgeyi gezmiş, güzelliğine vurulmuş ve mimar ve av amiri Saadettin Köpek'e Kubadabad sarayını yaptırmış.
1258 den sonra Eşrefoğulları'nın etkisi artmaya başlamış. Moğol istilacılarına karşı direnen iki büyük Türk soyu Karamanoğulları ve Eşrefoğulları olmuş. Eşrefoğulları'nın ilk merkezi Gurgurum (Gökçimen) iken Seyfettin Süleyman Halil Bey merkezi şimdiki Beyşehir'e taşımış. 11.Süleyman Bey'in 1326 da öldürülmesi ile beylik yıkılmış. Karamanoğulları ile Osmanlılar arasında sık sık el değiştiren Beyşehir Karamanoğullarının yenilgisiyle tamamen Osmanlı hakimiyetine geçmiş, 1872 yılında da belediyelik olmuş.
Beyşehir'deki en önemli tarihi anıtlardan biri M.Ö.13.yy.da Hititler tarafından yapılan Eflatun pınar anıtı.7 m eninde, 4 m yüksekliğinde yapılan anıtın doğusundan kaynayan su anıtın önünde küçük bir göl oluşturuyor. İlçeye 22 km. uzakta Sadıkhacı beldesinde olan anıt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından restore ediliyor.
Yine Hititlerden kalma Fasıllar Anıtı ise ilçeye 18 km. uzakta olan Fasıllar köyünün batısından. Yöre halkının Beşikkayası dediği dev tanrı anıtı yere yatar durumda ve 70 ton ağırlığında. 1960'lı yıllarda Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne götürülmek istenmiş ama halkın tepkisi sonucu vazgeçilmiş. Bu anıtın doğusunda yerden 10 metre yükseğe oyulmuş, Romalılardan kalma Lukyanus Anıtı ve kitabesi var.
Konya Arkeoloji Müzesi'nin en güzel parçalarından biri olan Heraklis lahdi Yunuslar (Tiberipolis) da bulunmuş.
Beyşehir'in en görkemli tarihi eserlerinden biri olan Kubadabad sarayını Selçuklu Sultanı I.Alaaddin Keykubat mimar ve av amiri olan Saadettin Köpek'e yaptırmış. 1228 yılında bitirilen saray Büyük Saray, küçük saray, av hayvanları ahırı, tersane ve çeşitli yapılardan oluşmuş. Burada yapılan kazılarda ortaya çıkarılan zengin çini süslemelerin bir bölümü Konya Karatay Müzesi'nde sergileniyor. KonyaAksaray yolu üzerindeki Zazadın Hanı'nı yapan ve zalimliği ile ünlü Saadettin Köpek Sultan 11.Mesud'un emriyle Kubadabad sarayında öldürülmüş.
Anamas Dağlarının eteklerindeki yaylalarda gezerken bir yaylada küçük bir yapıdan Kubadabad sarayına doğru iki sıra su künkünün uzandığını görmüştüm. Yaylacıların rivayetine göre yayladan saraya uzanan künklerin bir sırasından su, bir sırasından süt akıyormuş saraya.
Eşrefoğlu Camii ve Anadolu'daki en eski bedestenlerden biri olan Bezzarlar Hanı 12961299 yıllarında Eşrefoğlu Seyfeddin Süleyman tarafından yaptırılmış. Bu iki eser Türk taş ve ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri.
Taşköprü (regülatör) Anadolu Bağdat Demiryolunun yapımı sırasında AnadoluOsmanlı Demiryolu Ortaklığına 19081914 yılları arasında yaptırılmış. Regülatörden Çarşamba Irmağı'na akan sular 216 km.lik bir yol katederek Çumra Ovası'na ulaşır. Çarşamba Irmağı üzerinde yeralan Mavi Boğaz İç Anadolu'nun en güzel doğa yürüyüşü alanlarından biri .
Güney ve batıda Toroslar, doğuda Erenler, kuzeyde Sultandağları ile çevrili Beyşehir havzasının incisi Beyşehir Gölü hem doğal güzelliği hem Beyşehir'e olan ekonomik katkısı ile bölgenin can damarıdır. 1993 yılında Milli Park ilan edilen Beyşehir Gölü Toroslardan ve çevreden akan küçük suların yanısıra yeraltı kaynak sularından beslenir. Yıllık yağış miktarına göre değişen su seviyesine göre 615 ile 745 km2'lik bir alanı kaplayan Beyşehir Gölü ülkemizin üçüncü büyük gölü.
Beyşehir Gölü aynı zamanda ülkemizin en güzel günbatımının görüntülendiği bir bölge.
Beyşehir'in ekonomik kaynaklarından biri balıkçılık. Özellikle sazan, kadife ve levrek bulunan gölde ikibine yakın balıkçı 1600 tekne ile balıkçılık yapıyor. Son yıllarda balık üretimi ve pazarlamasında yaşanan sorunlar nedeniyle bir birlik oluşturmuşlar.
Gölün en büyük sorunlarından biri göl dibine çöken balıkçı ağları. Bu ağlar nedeniyle birçok balıkçı ölüme sürüklenmiş. Ağlar balıkların üremesinde de sorun yaratıyormuş. Bu yüzden göl dibinin biran önce temizlenmesi gerekiyor.
Beyşehir Gölü'nde irili ufaklı otuza yakın ada var. Hacı Akif Adası'nda Roma döneminden kalma kalıntılar ve yüz metre uzunluğunda bir mağara var. Kubadabad Sarayı'nın kuzeydoğusundaki Kız Kulesi olarak bilinen ada aynı zamanda bir kuş cenneti. Sarayın harem dairesi olarak da kullanılan adada çok eski yerleşimlerin de izleri var.
Gölün temel sorunlarından biri Çarşamba ırmağına fazla miktarda su verilmesi ve göl tabanındaki düdenlerde oluşan su kaçağı. Gölden Isparta bölgesine de su verildiği için bazı yıllar su seviyesi ciddi boyutlarda düşmekte bu yüzden göldeki balık çeşidi azalmakta, göl çevresinde yerleşik ya da konaklayıcı kuş sayısı azalmaktadır.
Beyşehir'in ekonomisi tarım, hayvancılık ve balıkçılığa dayanıyor. Huğlu, Üzümlü ve Gencek beldelerinde ise tüfek yapımı büyük bir ekonomik girdi sağlıyor. Ülkemizde ilk av tüfekleri kooperatifi Huğlu'da kurulmuş, ikiyüzü aşkın atölyede yılda yaklaşık yirmibeşbin av tüfeği üretiliyor. Büyük bir turizm potansiyeline sahip olan ilçenin en büyük dezavantajı yöreye gelecek grupların kalabileceği bir konaklama yeri olmaması. Bunun dışında kamp yapmak isteyenler için, dağcılar, mağaracılar için çok seçenekler var. Anamaslar karlı zirveleri, zirvedeki krater gölü Karagöl ile dağcıların vazgeçemedikleri bir çıkış noktası. Dedegöl dağlarının kuzeyinde 1550 metrede bulunan Pınargözü mağarası, Derebucak ve Çamlık yörelerindeki Balatini, Körükini, Suluin gibi mağaralar eşsiz güzellikte doğal anıtlar.
Beyşehir Gölü ve çevresini gezebilmek için en güzel güzergah Isparta yolundaki Fele'den başlayarak göl kıyısından Beyşehir'e ulaşan yoldur. Bakımsızlık nedeniyle hayli bozuk olan bu yoldan Kurucuova'ya, oradan da Yeşildağ'a ulaşılır. Anamasların eteklerindeki yaylalar, İslibucak, Pınargözü kamp için bulunmaz alanlar. Yeşildağ'da, Leylekler Vadisi görmeye değer. Av sezonu boyunca Yeşildağ İskele civarında balık yenebilir. Deliktaş yaylası Yeşildağ'ın en güzel kamp alanlarından biri.
Merkezi bir konumda olması nedeniyle Beyşehir'e ulaşım imkanı yok. Çevreyi gezebilmek, tanıyabilmek için grup gezileri en ideali. Beyşehir çevresi bir günde gezilebilecek durumda değil. Bölge için en az iki gün gerekli ama konaklama sorunu var. Kamp için gideceklere seçenek çok, en iyisi de bu. Kubadabad Sarayı, Eflatunpınar, Fasıllar Anıtı, Leylekler Vadisi mutlaka görülmeli. En güzel günbatımı ise Taşköprü'den yada Eşrefoğlu Camisinin batısındaki sazlıklardan çekilebilir. Çekim sonrası İskele Balık Lokantasında içilecek bir balık çorbası ya da sazan ve levrek tava yiyerek günün yorgunluğu atılabilir.
Sultanların Beylerin Şehri; Beyşehir
zaman: 02:29
Etiketler: beyşehir, beyşehir gölü, deliktaş yaylası, derebucak, doğa harikası, huğlu, leylekler vadisi, pınargözü mağarası, turizm, yeşildağ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder