CUMHURİYET ARİFESİNDE KONYA BELEDİYESİ'NDE TEMİZLİK İŞLERİ VE İTFAİYE TEŞKİLATI

M. SABRİ DOĞAN

Koyunoğlu Müzesi, Müze Araştırmacısı, Konya-2005Osmanlı İmparatorluğu devrinde her şehir ve kasabada beldenin temizlik işleri ve esnafın kontrolüne mahallin kadısı hükmederdi. Tabiatıyla da Konya da bu şekilde idi. 1826 yılında İhtisab Nezareti'nin kurulmasıyla bu görevler şehirlerde İhtisab Ağalarına verilmiştir. 1846 yılında vilayet teşkilatlarıyla belediyeler kurulmuş İhtisab Ağalıkları lağvedilmiştir. Ancak Konya'da ilk belediye teşkilatı 1868 yılında kurulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar dar bir kadroyla vazife gören Konya Belediyesi'nin 1923 yılındaki durumu şöyledir: Meclis üyesi 12 kişi, İdari işler; 1 muhasebeci, 1 başkan, 2 katip. Fen işleri: 1 Fen memuru. Sağlık işleri: 1doktor, 1 aşı memuru, 1 ebe. Temizlik işleri: 1 memur, 10 hademe, 1 bekçi, 1Ahırcı. Zabıta İşleri: 1 müfettiş, 1 Müfettiş Yardımcısı, 9 kolcu (Zabıta memuru) Bütün belediye işleri bu yukarıda saydığımız kadro ile yapılıyordu. Belediyenin en önemli görevleri temizlik işleri ve zabıtalık işlerdi. Eskiden Konya'mızdaki binaların bir çoğunun damları toprak örtülü ve bacasız olduğundan olacak ki yangın senede bir ya da iki kere ya olur veya olmazdı. Bu yangınları da o zamanın itfaiyesinin gayreti ile çok kısa bir zamanda önlenirdi. 40 sene evvel belediyenin itfaiye teşkilatı yoktu. Buna da ihtiyacı görülmezdi. Bugün temizlik İşleri Müdürlüğü dediğimiz Tanzifat Dairesi'nde bütün alet edevat-itfaiyenin de işine yarayan-duvarlarda asılı kırmızı boyalı iki kazma, 4 kürek, 3 kanca, nikelaj kısımları kullanılmadığı için paslanmış 5 miğfer ile 10'ar metrelik hortumları bulunan iki emme basma tulumbadan ibaretti. Bu emme basma tulumbalar daha evvelleri Hükümet önüne getirilir bilhassa yaz günleri meydanı sulardı. Bu vazife iki teker üzerine yerleştirilmiş tek atlı varil arabaların arkasına bir metre boyunda hortum uzanır ve hortumun başında süzek kafası takıl olup bir temizlik işleri amelesinin süzek başının dip kısmında bağlı bulunan ipi sağa sola sallaması ile yollar sulanırsa da toz bir müddet sonra yolu tekrar kapatırdı.1924 senesinden sonra bu iş eksoz düdüklü ilk alınan arasöze yaptırılarak diğer işe son verilmiştir. Tanzifat Dairesi 1958 yılında yıkıldı. Eski müftülük binasının güney-doğu ve kuzey kısmını çevrelemişti. Binanın durumu şöyle idi. Güney-batıya gelen kısımları müdüriyet kısımlarından ayrı olup, toprak damlı ahırları teşkil ederdi. Müdüriyet kısmının ön cepheye düşen bir sofa üzerinde sağlı sollu iki oda müdür ve personele ayrılmış olup, arka kısma düşen odalar ise temizlik işleri amelesi koğuşu idi. Binanın güney-doğu kısmı genellikle yolları sulayan dolayısıyla dolu olarak bir yangın vukuunda harekete geçmek üzere hazır duran tek at koşulu varilli arabalara ve çöp arabalarına tahsis olunmuştu.Tanzifat amelesinin iki vazifesi vardı. Temizlik işleri ve itfaiye. Gündüzleri birkaç amele her hangi bir yangın ihtimaline karşı nöbetçi kalırdı. Fakat boş durmazlar ahırlara bakarlar, süpürge bağlarlardı. Akşamları bütün efrat daire önünde toplanırdı. O tarihlerde itfaiye teşkilatını başında Sille'li Ahmet Çavuş bulunurdu. 1923 yılında bir kazaya kurban gitmiştir. Bundan sonra yerine oğlu Sille'li İbrahim Efendi geçmiş olup, aynı zamanda belediyenin sokak elektriklerinin ve bayramları kurulan tak elektriklerinin kontrol ve bakıcısı görevini de görmüştür. 1929 senesi Cumhuriyet Bayramı arifesinde Hükümet Binası'nın Alaaddin Bulvarı köşesinde kurulan takı zafer cereyan verirken cereyana kapılarak ölmüştür.Tanzifat dairesinin temizlik işleri kısmının başında ise 60 yaşlarında top sakallı iri kıyım Nevşehirli Battal Çavuş bulunurdu. Dairenin müdürü ise herkesin hürmet ettiği ve sevdiği Benderli İbrahim Bey'di.Ekmeklerine mevsimlerine göre katık alarak atların dizginlerinden tutup akşamları işten dönen temizlik amelesini, atların ahırlara bağlanmasından sonra etrafına toplayarak bir müddet onlara vazifeleri hakkında talimat verir, bu hareket her zaman aynen devam ederdi. 1924 senesinde bir kış gece yarısında İplikçi Camisi'nin arkasına düşen Kürkçü Mahallesi'nde bir samanlık tutuşmuştu. Mahalle bekçisi koşarak itfaiyeye haber verir. Nöbetçi İtfaiye amelesi durumu haber alır almaz o gece nöbette bulunan temizlik işlerine bakan Battal Çavuşa bildirir. Battal Çavuş hemen koğuşa girip "kalkın ulan Devlet yanıyor- millet yanıyor" diye nara atmasıyla beraber, arkasından gelişi güzel rasgele elindeki copunu sağa sola vurması ile naranın verdiği sersemlik ve sopanın acısı ile neye uğradıklarını bilemeyen ameleler hemen arabalara davranır. İplikçi Cami'nin önüne gelmeden arabalardan birinin köhne tekerleri dağılır. Diğer birinin atının ayağı kayarak yıkılır velhasıl birkaç fire vererek yangın yerine gelirler. Yangın itfaiyenin yardımı ile kısmen su sıkılmak kısmen de yıkmak suretiyle söndürülür. Tesadüf yangının çıktığı evde oldukça geniş bir havuz varmış ve itfaiye efradından ikisi tulumbaya su almak üzere havuzun buzunu kırıp tenekelerini daldırırlar. Fakat dolu teneke ağır gelince iki itfaiye eri baş aşağı havuza düşerler. Bu sefer tulumba başındakiler yangını bırakarak buz altında kalan arkadaşlarını kurtarmaya çalışırlar. Velhasıl onlar kurtulur ve yangın söner itfaiye de koğuşuna döner. 1933 senesinde Anıt civarında vukua gelen bir samanlık yangınında ise itfaiye teşkilatı aşağı yukarı aynı olup, su varilleri yerine iki arozöz bulunmaktadır. Dolayısıyla emme basma tulumba da bu tarihlerde teşkilattan kaldırılmıştır. Bu günkü modern itfaiye teşkilatı 1938 senesinde kurulmuştur.

Hiç yorum yok: