CETVELLE ÇİZİLMEMİŞ BİR ŞEHİR; KONYA
Roma Şehri, İmparatorlarının iktidarlarını ve iradelerini gösterir. Bu şehir dümdüz yolların birleşmesinden meydana gelir ve bu dümdüz yollar, o imparatorun güç ve tahakkümünü gösterir. İslam şehirlerinden ise sosyal ilişki açısından korunma ve dış dünyadaki biçimlerle ilgili idrakler vardır. Ve bunların ötesinde insanın, Allah'ın yaratığı bu dünyayı anlamaya çalışması vardır. Her yapılan yapının bu dünyaya hangi özellikler ve ne ilave ettiğinin idraki vardır. Bütün bu mesajlar bizi kültürü doğrudan yaşayan insanlar haline getirir.
Bir bina ve şehir yaptığımız zaman, o şehir Roma'daki gibi a'dan z'ye kadar değişmez yapılardan oluşursa, bunları yapan nesil sonraki gelecek nesle şaşmaz bir şekilde nasıl yaşayacaklarına dair bir plan, bir yapı dikte etmiş olur.
Osmanlı şehrinde ise çok az olan değişmez kısımların yanında bir nesilden öbür nesle farklılaşan bir çok kısım vardır. Bunların başında mahalle ve sokaklar gelir. İşte bu yüzden, Osmanlı şehri batı anlayışının aksine cetvelle çizilmemiştir. Cetvelle çizilmiş hiçbir yolu, mahallesi, sokağı olmayan bir şehirdir.
TARİHİ DOKUNUN KORUNMASINDAKİ YANLIŞLIK
Cetvelle çizilmemiş bir ortaçağ İslam Şehri'nin tüm karakteristik özelliklerini gösteren Konya'da tarihi dokunun korunmasında çok büyük bir yanlışlık yapılmıştır. Zamanında özellikle tüm bir mahallenin veya bir sokağın korunması lazım iken yapılar tek, tek ele alınmış ve öyle korunmuştur. Ve günümüze ulaşan eski eserler, çok katlı modern yapıların arasında sıkışıp kalmıştır. Böylece eski mimari doku kaybolmuştur.
Tarihi yapıların yıkılmasında ve çevrelerinin bozulmasında Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan şehir imar planlarının kötü etkileri olmuştur. Planlar yapılırken şehrin tarihi dokusu ve önemli tarihi eserleri göz ardı edilmiştir Ayrıca Cumhuriyetin ilk yıllarında ve meydan açmak bahanesi ile bir çok eski eser yıkılmış ve tarihi doku yok edilmiştir.
ESKİ BİR KONYA ÇARŞISI VEYA ESKİ BİR KONYA SOKAĞI YAŞATILABİLSEYDİ
Bu göz ardı edilen ve korunamayan eserler arasında kendine özgü düzenlemesi ile otantik bir Konya mahallesi, Konya Çarşısı veya bir Konya sokağı en büyük eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır. Hele, hele dünyada bir çok örneği olan ve tüm unsurlarıyla değişmeden korunabilen eski bir Konya Mahallesini keşke yaşatabilseydik...
Konya'daki tarihi eserler içinde özel bir değer taşıyan eski Konya Evleri'nde, dükkanlarında ve çarşılarında geleneksel doku tamamıyla özelliğini kaybetmiş ve yukarıda da değindiğimiz gibi tek yapı ölçeğinde koruma altına alınmıştır. Bu yüzden bir Konya çarşısının ve bir Konya sokağının Osmanlı dönemi özellikleri ile yeniden yapılması lazımdır. Bu hususun şimdiye kadar gerçekleştirilmemiş olması hem Konya'nın kültür tarihi anlatılması, hem de Belediyelerimizin tanıtımı açısından çok büyük bir eksikliktir. Ankara'da ve Antalya'da kale içi evleri gibi, Bursa, İstanbul, İzmir gibi şehirlerimizde bir çok mahalle ve sokağın yeniden düzenlenmesinin yapıldığı iddialı çalışmalardan uluslararası alanda övgüyle söz edilmektedir. Konya'nın da böyle bir düzenlemeye acil bir şekilde ihtiyacı vardır.
ELİMİZDE NE VAR?
Konya Evlerinin özellikle tarihi sokakları ve hatta bulundukları mahalle ile birlikte korunması lazımdı. Ayrıca kendine özgü düzenlemeleri ile Konya Çarşısını, bedestenleri, hanları da korumamız lazımdı. Ama ne yazık ki bu yapılamamış ve Selçuklunun başkentliğini yapmış, Osmanlının da en önemli kültür merkezi olan Konya'dan gelecek kuşaklara fazla bir şey aktarılamamıştır.
Bu arada Nakipoğlu Sokağı gibi koruma altına alınmış evlerin fazlalığından başka hiçbir tarihi özellik taşımayan bazı sokakların bulunması konu ile ilgilenenlerin kalbine ufak bir sevinç vermektedir. Nakipoğlu Sokağında ancak koruma altına alınmış evler restore edilebilir ve bazı ufak düzenlemeleriyle Arnavut Kaldırımı, orijinal aydınlatma gibi-eski bir mahalle arası Konya Sokağı havası verilebilir. Bu ise sokağı, mahallesi ve çarşısıyla tarihi dokuyu yansıtmaktan çok uzak ve yetersizdir.
Gerçi Karatay Belediyesinin Mevlana Müzesi arkasında yaptırdığı Çelebi Konakları projesi Konya kültür hayatında büyük bir boşluğu doldurmasına rağmen sokağı ile bir otantik çarşının yokluğu hissedilmektedir.
ÖNERİLEN SOKAK
Konya'da yerleşimin düz bir arazide kurulması, sokağın ve mahallenin plan, şekil ve biçim açısından gelişmesine tesir etmiştir. Konya'nın Alaaddin Tepesine göre doğu kısmında-Mevlana Türbesinin çevresi Osmanlı döneminde arazi kısıtlı, dar ve kıymetlidir.
Nedeni; Selçuklular döneminde Şehir, Alaaddin Tepesi çevresinde ve batısında yoğunlaşmıştır. Ancak Yavuz Sultan Selim'in Dutlu suyunu Mevlana Dergahına akıtması ve zamanla bu bölgede Dutlu suyu ishale hattına bağlı bir çok çeşmenin yapılmasıyla kent merkezi doğuya kaymıştır. Hatta bu suyu çevredeki bazı evlere de verilmiştir. Dolayısıyla kentin doğu bölümünde arazi çok kıymetlenmiştir. Kentin bu bölümünde sokaklar ve mahalleler Konya'nın batı bölümüne nazaran daha dardır ve sıkışık bir haldedir. Bu haliyle Konya oldukça sıkışık dokulu bir Selçuklu Kentidir.
Yeniden düzenlenmesi önerilen sokak; Piri Mehmet Paşa Mahallesi'nde olup aslında birbiriyle kesişen iki ayrı sokaktan oluşmaktadır. Sokağımız Alaaddin Türbesi yanındaki Yusufağa Kütüphanesi'nin güney-batısına düşmekte olup, Konya Büyükşehir Belediyemizin yaptırdığı yer-altı otoparkının hemen solundan girilmektedir. Sağ tarafta Piri Mehmet Paşa Çarşısı vardır ki mimari açıdan yapmak istediğimiz düzenleme ile uyuşmaktadır. Bu sokak, kesişen diğer sokağa göre daha dardır. Bu sokak üzerinde tahminimize göre Tabiat Ve Kültür Varlıklarını koruma Kurulu tarafından büyük bir ihtimalle tescillenmiş iki ev vardır. Sokağın öbür tarafları Piri Mehmet Paşa Çarşısı'nın da olması nedeni ile altlar dükkan üstler ise büro olacak bir şekilde tüm sokağın düzenlenmesi mümkündür. Bu sokağın ismi Mimar Sinan Sokaktır.
Bu sokağın bitiminde üzerinde eski Mimar ve Mühendislik Fakültesi'nin ders gördüğü Cıvıloğlu Çarşısı'nın bulunduğu Mengüç Caddesi vardır. Sola yani doğuya döndüğümüzde düzenleme yapmak istediğimiz ikinci cadde ortaya çıkar. Sağda Cıvıloğlu Çarşısı ve yeni yapılan Karatay Belediyesi Binası vardır. Mengüç Caddesinin, bu kesiminin hemen başında eski bir evin çok güzel bir şekilde restore edildiğini görürüz. Bu evin görüntüsü yapmak istediğimiz düzenlemenin çok ufak bir örneği olarak hayal edilebilir. Düşünün...! Altlar dükkan, üstleri büro olarak düzenlenmiş Eski bir Osmanlı sokağı... Konya' nın böyle bir düzenlemeye ihtiyacı vardır.
Bu sokakta gene Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edilip koruma altına alındığını düşündüğümüz 5 eski ev vardır. Ayrıca gene bu sokakta biri halen işleyen, biri ise tamamen kör iki geç devir Osmanlı çeşmesi vardır. Bu sokağın doğu yönüne, yani Koyunoğlu Müzesine çıkan tarafında ise amacımıza uygun restore edilmiş ve kullanılan Köşk-Konya Mutfağı vardır.
Her iki sokakta da Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş birer ufak cami vardır. Biri Mengüç Sokağının, Koyunoğlu Müzesi tarafından girilen yönünde bulunan Çukur Cami ki önünde yukarıda sözünü ettiğimiz iki Osmanlı dönemi çeşmeden halen işleyeni yer alır. Diğer Cami ise bu sokağın bitiminde, Cıvıloğlu Çarşısının arkasındaki Cıvıloğlu Camisidir. Bunların dışında bu iki sokakta bulunan tek katlı dükkanlar ve Cumhuriyet dönemi kerpiç evler amacımıza uygun değildir.
Sözü edilen sokaklarda 7 adet muhtemelen tescil edilmiş ev vardır. Bu evler Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun vereceği izin ve proje onayı ile restore edilebilir. Sokağın geri kalan evleri ve dükkanları muhtemelen tescilli olmayıp son derece bakımsızdır. Tüm sokaklardaki bu gibi tescilli olmayan evler ve dükkanlar istimlak edilmelidir. Yerine dış görünüşleri ve plan özellikleri ile klasik Türk Evi plan şemasına uyan iç sofalı veya Karnıyarık tabir ettiğimiz plan tipinde iki veya üç katlı evler yapılmalıdır. Yeni yapılacak evlerde alt katlar dükkan, üst katlar büro olacak şekilde düşünülmüştür. Ama dış görünüşü ile tamamiyle 19. yüzyıl Osmanlı şehir dokusuna ait bir görünüm sunulacaktır. Düşüncemiz ideal eski bir Osmanlı mahallesinde bulunan bütün unsurları ve tüm özellikleri, hatta çarşısıyla beraber bu sokağa taşımaktır.
Tescilli olan ve restorasyonunu yapılacak olan 7 adet tarihi evin yanlarına-tüm sokak boyunca yapacağımız iki katlı-altları dükkan üstleri büro-Türk evi örneklerinde kullanılan malzeme eski evlerde kullanılan malzemeden çok farklı olmamalıdır. İyi bir araştırma yapılarak özgün malzeme kullanılmalı ve yetenekli ustalar bulunmalıdır. Böylece bütünlük arz eden bir tarihi kent dokusu oluşturulmalıdır. Ayrıca ilerde tarihi eserlere ve sokağın görüntüsüne ters düşecek ve zarar verecek biçimde o sokağın çevresinde yeni bina yapımı engellenmelidir. Sokak trafiğe kapatılarak trafiğin kötü etkilerinden korunmalıdır.
Ayrıca zemin etüdü iyi yapılmalı zemin suyu yükselmesi problemi çözülmelidir. Bu için yapılacak en iyi uygulama restore edilecek ve yeniden orijinal malzeme ile yapılacak binaların yanlarında eğer bir bahçe varsa birer kuyu yapılmalıdır. Neticede yeniden düzenlenecek Konya sokağındaki yapıların rutubetten korunması mümkün olacaktır.
Sokağın çevre ışıklandırılması zamanına uygun ve iyi yapılmalıdır. Ayrıca bol miktarda tanıtıcı levhalar kullanılmalıdır. Ayrıca bu sokağın restorasyonu yapılmadan önce elektrik telefon vs gibi alt yapı tesisleri tamamlanmalı ve bu gibi alt yapı tesislerinin olumsuz etkileri en aza indirilmesi için bu tesisler yer altına indirilmelidir.
ESKİ KONYA SOKAĞI NASIL OLMALI ? YOLLAR VE KALDIRIMLAR
Yüzyılımızın başlarında sokaklar yer, yer toprak ve Arnavut taşları ile döşenmiş iken daha sonraları granit taşından yapılmış parkeler ile döşenmeye başlamıştır. Sokağın meyilli ile gelen suyu toplamak ve kanalize etmek için genellikle sokağın ortasına doğru bir meyil verilmiş, hatta Sille'de olduğu gibi- meyillin çok fazla olduğu yerlerde taştan oluklarla bir ırmakçık teşkil edilmişti. Eskiden bu ırmakçıklardan akan yağmur suyu, mahalle aralarındaki ufak ve basit olarak yapılmış mahzenlerde toplanıp evlerde bulunan havuzlara aktarılır. Oradan da bahçelerle sulanırdı.
TANDIR
Sokaklarda müştereken yardımlaşma araç ve gereçleri vardır. Bilhassa fakir muhitlerde bu husus kendini çok bariz bir şekilde ortaya koyar. Bunlardan biri tandırdır. Sokağın darlığı veya fakirlik nedeniyle her evde bir tandır olmayabilir. Bu yüzden sokak halkının müştereken kullandığı alanlar içinde çeşmelerin yanında, en başta gelen alan bir tandırdır. Bu tandır fazla yer kaplamayacak bir şekilde sokağın uygun bir yerine yerleştirilirdi. KUYUSUZ SOKAK OLMAZ
Konya'ya ait eski resimlerde-genellikle çeşmelerin olmadığı mahallelerde-çıngıraklı bir kuyu vardır. Böyle bir kuyunun, düzenlemesini yapacağımız sokakta uygun bir yere yapılması sokağa tarihi bir görünüş kazandırılmasına yardımcı olacaktır.
ÇEŞME-İ DİLKÜŞAR...,ÇEŞME-İ REVAN...,
Aynı zamanda yeniden kuracağımız sokakta-eskiden bir mahallenin veya bir sokağın su ihtiyacını karşılayan-çeşmeler yapılmalıdır. Çünkü su bazı istisnalar dışında-evlere kadar ulaşmıyordu. Suyun ulaştığı evler Mevlana civarındaki bazı hatırı sayılır kişilere aitti. Ayrıca bu mahallede evlerin alt kısımları birer dükkan olarak düzenleneceği ve böylece örnek bir Konya Çarşısı meydana getirileceği için Mahallenin giriş veya çıkışına bir adet Osmanlı klasik devir şadırvan örneği yapılmalıdır. Eski dönemlerde bazı çeşmelerin yanında bir de açık hava namazgahları bulunuyordu. Proje mahallinde amacımıza uygun biri halen akmakta, diğeri ise kör iki çeşme bulunmaktadır.
ESKİ BİR PARK
Sokağın girişinde veya başında uygun bulunacak boş bir yere eski Fahrettin paşa parkı gibi ufak eski tip bir park yapılmalıdır.
EVLER ( BÜROLAR ) NASIL OLMALI
Evlerin-Büroların dış görünüşü-sade ve gösterişten uzak iç mekanlar olarak düzenlenmesi lazımdır. Ama kullanışa elverişli pratik ve rahat olmalıdır. Evlerin iç kısımlarının süslenmesinde ağaç önemli bir rol oynamalıdır. Ağaç işçiliği öyle uzun boylu emek isteyen bir şekilde değil de, daha ziyade basit ve aplikasyon tekniğiyle yapılmış, ama gene de göze hoş gelen bir özelik kazanmalıdır. Evlerde iç duvarlar sıvalı olmalıdır. Kireç ve kum kullanılmalıdır. Ancak kireç kapatma aracı olarak kullanılacağından samanlı sıva üzerinde yapılan badana ile samanlar kapatılmaya çalışılmalıdır. Tavanlar genel olarak ardıç ve katran kirişler üzerine atılan kamıştan yapılmış hasırlar ile kapatılmalıdır. Odaların duvarlarında uyarlanacak ahşap ağzı açıklıklar ile çiçeklik ve testilikler odalara ayrı birer donatım güzellikleri sağlayacaktır. Bu donatımlar hiçbir zaman yağlı boya ile boyanmamalı ağacın doğal renginde bırakılmalıdır.
Bu sokakta üst katlar büro olarak kiraya verilebilir. İstanbul'da Topkapı Sarayı yakınlarında bulunan saray memurlarının lojmanları restore edildikten sonra büro olarak kiraya verilmiştir.
DÜKKANLAR
Osmanlı dönemi çarşı düzeni ve sokakların dizilişi ile erken Cumhuriyet dönemi düzenlenmesi farklıdır. Osmanlı düzeninde evler ayrı, dükkanlar yani çarşı ayrı sokaklarda yer almıştır. Ama erken Cumhuriyet döneminde bu yerleşim tarzı yavaş, yavaş terkedilmiş ve maddi imkansızlıklar nedeni ile iki katlı evlerin alt katları birer dükkan haline getirilmiştir. Bu dükkanlar evin sahibi tarafından işletildiği gibi kiralık olarak da verilmiştir. Bu yüzden Sille'de ve bazı eski Konya Sokaklarında olduğu gibi, Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma evlerin yoğun olduğu bir bölgelerde-sık veya seyrek olarak-evlerden bozma-dükkan bulunabilir.
Bizim amacımız söz konusu sokaktaki eski yapıların korunması ve restorasyonundan başka yeniden yapılacak evlerin altı birer dükkan şeklinde yapılarak evleri ile birlikte eski bir Konya çarşısı düzenlemesi yapmaktır.
DÜKKANLARIN DIŞ GÖRÜNÜŞÜ
Konya Çarşısının bugünkü konumuna gelmesi; ahşap dükkanlardan oluşan çarşının 1869 tamamen yanması ve ortadan kalkması ile olmuştur. 1870 yılında Konya'da vali bulunan Burdurlu Ahmet Tevfik Paşa Konya Çarşısını yeniden inşa ettirmiş dükkanların ve mağazaların büyük bir kısmı kagir olarak yapılmıştır. Bazı dükkanlar iki katlı olarak inşa edilmişler, bu ikinci katların yüzeyleri çinko ile kaplanmıştır.
Yangından sonra gene aynı meslekten olanlar genellikle aynı sokakta yerleşmiştir. Yangından önceki genellikle ahşap olan dükkanların tümü öylesine küçüktür ki, bir kaç eşya ve çuvalın dışında ancak dükkan sahibinin sığabileceği kadar bir yer kalıyordu. Müşteri dükkana giremiyor. Aslında girmesine de gerek kalmıyordu. Çünkü her şey dükkanın önünde istif edilmiş vaziyetteydi. Dükkanların arka kısmında değerli eşyalar için çoğunlukla tuğladan inşa olunan depo kısmı kiler vardı. Yangından sonra nispeten daha geniş dükkanlar yapıldı.
DÜKKAN KEPENKLERİ
Dükkanların bir kısmı ahşap kepenkli, bir kısmı ise Metal kepenkli olması lazımdır. Ahşap kepenkli ahşap dükkanlar, 1869 yılındaki meşhur çarşı yangınından önce Konya Çarşısının karakteristik özelliklerinden biridir. Metal kepenli dükkanlar ise çarşı yangınından önce daha çok yükte hafif pahada ağır işlerin esnaf ve tüccarlarına aitti. Kuyumcular sarraflar, halıcılar ve benzeri kıymetli şeylerin satıldığı dükkanlar böyleydi. Çarşı yangınından sonra bütün dükkanlar muhtemel bir yangına karşı metal kepenkli ve taş ve tuğladan yapılmaya başlandı. Projenin uygulanmasında hem tahta kepenk, hem de Metal kepenk yapılmalıdır. Çarşıda her dükkanın önü çinko saçaktan yapılmış saçaklar ile güneş ve yağmurdan korunuyordu. Ayrıca ikinci katları çinko ile kaplıydı.
Hiçbir dükkan ve mağazada çeşme donatımı bulunmuyordu. Esnafı su gereksinimi civar çeşme ve şadırvanlardan sağlıyordu. Sokağa çeşmeler ve 16. yüzyıl klasik devir özelliklerini gösteren bir şadırvan yapılması gerekmektedir. Dükkanların ön cepheleri ve vitrinler yerine sabahları açılıp ve akşamları kapanan tahta tablalarla korunmuştu.
ESNAF KAHVE VE ÇAYSIZ OLMAZ
Çarşı esnafının kahve gereksinimini ilk zamanlarda seyyar kahve ocakları tarafından yerine getiriliyordu. Yaz aylarında kar ile soğutulmuş şerbet ve hoşaflar seyyar satıcılar tarafından esnafa sunuluyordu. Ama zamanla çarşı içindeki bazı sokaklara kahvehaneler de yapılmaya başlandı.
KUŞLUK YEMEĞİ
Çarşı esnafı sabahları 9-10 dolaylarında katıkçı dükkanlarından sağladığı bazı yiyecek maddelerini fırınlardan aldığı pide ve yağ somunlarıyla karnını doğuruyordu. Bu saatte yenilen yemeğe kuşluk vakti yemeği deniliyordu. Konya çarşısında öğle vakitleri genellikle yemek yenilmezdi. Yemek yenilmek istenirse Kebapçı ve etli ekmekçi dükkanlarına gidilirdi. Bu konu ile geniş bilgiyi Konya esnafı bölümünde vermeye çalıştık.
SOKAKTA BULUNACAK KONYA ESNAFI
KONYA'NIN KUNDURACISI RAKİP TANIMAZ
Eski Konya çarşısında her sokakta ayrı birer esnaf takımı bulunmaktaydı. Mesela kunduracıların bulunduğu sokakta;
* Ayakkabıcılar
* Yemeniciler
* Çizmeciler
* Terlikçiler
* Dericiler bulunurdu.
KALFASIZ SANAT KUYUMCULUK
Kuyumcuların bulunduğu sokakta ise;
* Mücevherciler
* Altıncılar
* Değerli taş İşlemeciler
* Gümüşçüler
* Saatçiler bulunurdu.
Ayrı bir sokakta SOKAK TERZİLERİ vardı. Gene ayrı,ayrı sokaklarda;
* KUMAŞÇILAR,
* SEMERÇİLER,
* KEÇEÇİLER,
* KONYA KÜLAHÇILARI,
* MUTAFÇILAR, URGANÇILAR,
* NALBANTLAR,
* KALAYCILIK,
* TENEKEÇİLİK,
* KADAYIFCILAR,
* YUFKACILAR,
* KAŞIKÇILAR,
* HATTATLAR,
* HAMALLAR
* DEMİRCİLER,
* KAZANCILAR,
* ANAHTARCILAR,
* MAŞRAPACILAR,
* ŞEKERCİLER,
* FIRINCILAR,
* BÖREKÇİLER,
* GIDA VE MANAV DÜKKANLARI,
* MARANGOZLAR,
* BERBERLER,
* DERİCİLER,
* AKTARLAR,
* ZİLLERLE SÜSLÜ BOYACI SANDIKLARI İLE AYAKKABI BOYACILARI hepsi ayrı, ayrı sokaklarda mekan tutmuşlardı. Düzenlemesini yapacağımız sokakta eski Konya esnafından birer örnek bulunmalıdır.
GATIKÇI DÜKKANLARI
Gatıkçı Dükkanları başlıca gıda maddeleri pişmiş yumurta, helva, tahin, köpüklü helva, zeytin ve peynirdi. Bu dükkanın bir yerinde teneke kaplı ve üzerinde tuz ve kırmızı biberin her zaman bulunduğu uzun masalar bulunurdu. Bu masaların iki tarafına sandalye yerine tabure konurdu. İştahla yenilen en iyi katık pişmiş yumurtanın bakır sahan içinde ezilerek içerisine zeytinyağı ve kırmızı biber katılanı idi.
HELVAYI DÖVE, DÖVE YEDİRİRLER
Helvacı dükkanları da aynı gatıkçı dükkanlarının yerleşim düzenine sahipti. Burada yermek yemeğe gelenlere verilenler; Helva, tahin, köpüklü helva, ve zeytindi.
AŞÇI DÜKKANLARI
Aşçı dükkanlarında Aşçılar ufak dükkanlarında hem yemek pişirirler hem de dükkanlarında garson bulunmadığı için garsonluk yaparlardı. Bütün hizmetler aşçı tarafından yapılırdı. Başlıca yemekler Çorba, Kuru fasulye, Pilav , zerde idi.
KEBAPLA DEĞİL AÇLIKLA DOY
Kebapçılar da yukarıda saydığımız esnaf gibi ufak dükkanlarda hizmet verirler ve çok az işçi çalıştırırlardı. Başlıca yemekleri; şiş köfte ( Arap Köftesi ) Etli ekmek, Fürun kebabı idi. Bu esnaftan etli ekmekçiler; etli ekmekleri kendileri yapmaz, sipariş aldıktan sonra hazırladıkları etli ekmek içlerini en yakın fırına gönderirler ve etli ekmek fırından geldikten sonra hiç kesmeden servis yaparlardı.
BERBERLER
Berberler Konya'da kahvehanelerin açılmaya başladığı Kanuni Sultan Süleyman döneminde ortaya çıktığı kabul edilir. İlk önceleri kahvehanelerin bir köşesini kendilerine mekan olarak seçmişlerdir. Tanzimat'tan sonra ise kendilerine özgü dükkanlarda icra-ı sanat eylemeye başladılar. Berberler aynı zamanda sünnetçilik, hacamatçılık, sülük çekme, ufak-tefek yaraları tedavi etme gibi becerilere sahipti. Berberlere meslek dalları için gerekli ilaç ve merhemleri imal edip satma yetkisi de verilmişti.
PASTAHANELER
Pastahaneler Osmanlının son dönemleri ile Cumhuriyetin ilk yıllarında gelişmeye başladı. Genellikle Osmanlının kaybettiği balkanlardan gelen göçmenler tarafından açılan ilk pastahaneler tatlıcı dükkanları adı altında açılıyor ve tulumba tatlısı, revani, muhallebi, limonata gibi geleneksel tatlılar sunuluyordu. Zamanla bu tatlıcı dükkanları birer pastahaneye dönüştü. Ve buralarda Pasta, kurabiye, Kremalı pasta, , kazandibi, kokulu kuru pastalar, limonata, boza, hakiki salepten ve meyvelerden el aletleri ile yapılmış dondurma satılırdı.
ECZANELER
Tanzimat'tan sonra açılan modern okullar berberlik türü meslek guruplarının parçalanmasına sebep oldu. Bu parçalanmadan serbest meslekler doğdu. Öte yandan bu okulların ilk öğrencileri berber aktar dükkanlarından yetişme becerikli çıraklardı. Gördükleri kısa süreli eğitimden sonra berber çırakları cerrah ve dişçi, aktar çırakları eczacı diploması alarak meslek hayatına atıldılar. Konya'da ilk eczaneler 1920'li yıllarda açılmaya başlandı.
ATLI TRAMVAY
İstanbul, İzmir ve Selanik şehir içinde kullanılan atlı tramvay 1917 de Selanik'teki sökülerek Konya'ya getirilmiştir. Bu sistem; motor ve lokomotif yerine at kullanıldığı için atlı tramvay diye ünlenmiş yolcu taşımacılığıdır. Ray üzerinde çift at tarafından çekilen tek vagonla yolcular taşınmaktadır. Fren sistemi vardır. Atlı tramvayı görmüş olan çeşitli yazarların hatıraları ve çeşitli yazılarında insan hayalinde geçmişe dönük güzel hayaller kurmaya iten Atlı tramvay bu caddeden geçirilebilir.
Şehir içinde yolculuk Atlı tramvay kalktıktan sonra atlı arabalar-Fayton ve Yaylı At arabaları-ile yapılıyordu ile yapıyordu. Üzeri tenteli veya tentesiz yaylı at arabaları ve faytonlar 1960'lı yılların sonuna kadar Konya'da hizmet vermiştir. Atlı tramvaydan önce ulaşım atlar, atlı arabalar ve muhtemelen bir dönem moda olan tahtırevanlar tarafından yapılıyordu.
AYDINLATMA
Sabit fenerler sokakların köşe başlarına veya meydanlarda belli yerlerde takılırdı. İçlerine idare konarak aydınlatma sağlanırdı. 1913 yılında ise sokaklar gaz lambaları ile aydınlatılmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında da gaz lambaları kullanılmıştır.
BAŞKA NELER YAPILABİLİR
Konya'mız, tarihi özelliğini koruyan İstanbul, Bursa ve Edirne gibi şehirlerimizde bulunan tarihi bir bedestenin bulunmayışının eksikliğini çekmektedir. Şimdiki Özel idare binasının yerinde bulunan ve Ferit Paşa tarafından yıktırılan 16. yüzyıl klasik Osmanlı mimari tarzındaki eski bedestenin ufak bir örneği bu sokağa yapılabilir.
Geç devir ufak bir han da yapılabilir. Ama proje mahallinde bunun yerini tutacak Piri Mehmet Paşa Çarşının olması ve mimari tarzının düşüncemize uygun olması büyük bir talihtir.
Bu sokağın girişi; yeniden yapılacak Konya'yı çevreleyen eski dış surlara ait bir kapıdan verilebilir. Yani eski Konya Kalesinin dış surlarının hiç değilse bir kısmı kapısıyla beraber yapılabilir. Bu sokağın bir parçasını çevreleyebilir. Sokağa sur kapısından giriş verilebilir.
Yani yeniden yapılacak binalar yıkılmış olan eski, önemli binaların ufak bir örneği olabilir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu proje ile yapılmak istenen; Selçuklu döneminden getirdiği değerlerle geç devir bir Osmanlı sokağını yaşatmaktır. Yalnız ufak bir popüler değişiklikle... Bu değişimle yapılmak istenen; evlerin ve çarşının, ayrı, ayrı sokaklarda olmadığı, bir sokakta bütün eski kentsel dokunun, hatta atlı tramvay, fayton gibi özellikleri ile yaşatıldığı, hem de ticaretin yapıldığı bir mekan oluşturmaktır. Bu mekan kaybolmuş bulunan eski kentsel doku hakkında ziyaret edenlere bir fikir vermelidir. Ayrıca bu proje ile kaybolmuş bazı değerlerimiz hakkında gelecek kuşaklara sembolik dahi olsa kültürel ve sanatsal aktarımda bulunma imkanını yakalamış olacağız.
Bu çalışmanın geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesinde Karatay Belediyesi, Konya il Turizm ve Kültür Müdürlükleri ile Müzeler Müdürlüğünün, Röleve ve Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma kurulunun da yardımları ve destekleri alınmalıdır. Ayrıca kurulması düşünülen sokakta ticaret yapacak esnaf dernekleri ile konuyu tartışarak destekleri istenmelidir. Hatta restorasyonu yapılacak olan binalarla ve yeniden yapılması düşünülen binalar yap-işlet-devret usulü ile esnafın kendinin yapması istenebilir.
Yapılan bu çalışmanın ikinci safhasını ise Mevlana Müzesi ile Koyunoğlu Müzesi arasında o civardaki tarihi dokuyu az çok hissettiren mahallelerden, Karatay Belediyesinin 1994 yılı ile 2000 yılları arasında, Mevlana Müzesi'nin arka cephesinde yaptığı Çelebi Konakları ve Nakipoğlu Sokağı gibi- sokaklardan geçerek atlı tramvay veya fayton seferleri düzenlenerek eski Konya sokaklarında tarihi bir gezinti yapılması yer almaktadır. Bu "Nostaljik Konya gezintisi ile " değil turistlere, Konyalıların bile unuttuğu eski şehrimizin tarihine dair otantik bir havanın bir nebze teneffüs ettirilmesi hafızalarda unutulmaz anlar bırakacaktır.
Projeye konu olan sokaklar dışında kalan, atlı tramvayın veya faytonun geçeceği diğer sokaklarda ise ufak tefek düzenlemelerle-eskiye benzeyen aydınlatma araçları ve Arnavut taşı döşenmesi ile- düzenlemesi yapacağımız sokaklarla birlikte büyük bir alanda tarihi bir bütünlük sağlanabilir.
Ön çalışmasını yaptığımız sokakların eğer düzenlemesi gerçekleştirilirse, Karatay Belediyesinin 1994 yılı ile 2000 yılları arasında, Mevlana Müzesi'nin arka cephesinde yaptığı Çelebi Konakları projesiyle tam bir uygunluk sağlayacaktır.
Eğer ön çalışmasını yaptığımız evleri, çarşısı ile sokaklar Mevlana Müzesi arkasında yaptırılan Çelebi Konakları projesine eklenirse çok büyük bir alanda yapılacak bu restorasyon ve yeniden düzenleme ile Konya Büyükşehir Belediyemiz, Uluslar arası platformlarda övgü, ödül ve saygıyla anılacağı kanaatindeyiz.
Konya’da belli bir sokağı Osmanlı Dönemine ait özellikleriyle yeniden kurma denemesi
zaman: 09:04
Etiketler: çelebi konakları, karatay belediyesi, mevlana, nostalji, osmanlı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder