1.GİRİŞ
Türkler de tarihin her devresinde, dünya uygarlığına değerli sanat eserleri armağan etmiş bir ulustur. Türk kültürünün en büyük özelliği binlerce yıl boyunca Orta Asya´dan, Balkanlara uzanan geniş bir bölgede etkili olmasına rağmen bozulmadan ve yeniliklere açık olarak gelişme göstermesidir. Gerek önceki yerleşimlerinde, gerekse Anadolu´da kurdukları medeniyetler dolayısıyla büyük bir kültür birikimlerinin olması, onu gittikleri yere götürmeleri, Anadolu'nun sanat, kültür merkezi olarak tanınmasında önemli etken olmuştur. Türk kültürünün önemli yapı taşlarından olan halı ve kilimler ise aslında insanlığın en eski sanatlarındandır.
Tarihsel süreçte kültür ve sanatların gelişmesiyle birlikte dokuma sanatı da kendini sürekli yenilemiştir. Anadolu'ya gelen Türkmen / Oğuz boyları beraberlerinde getirdikleri geleneksel kilim kültürünü yaygı ve örtü ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretmekteydiler. Bezemeleri kendi kültür çevreleri içinde, sosyal konuları içeren, sembolizme dönük soyut motiflerden oluşmaktaydı. Türkmen ve Yörük sanatında çok gelişmiş olan dokumacılık, yerleşik düzene geçenler arasında da yaygın olarak uygulanmakla beraber, kilimden yaygı dışında fonksiyonel kullanım alanı olan seccâde, perde, yastık, heybe gibi eşyalar üretilmekteydi. Özellikle perde ve yaygılar tek parça olduğu gibi uzunlamasına birkaç kanattan da (şaklı kilim) oluşabilmektedir.
Halı, kilim gibi dokumalar tarihsel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla Türk el sanatları içerisinde daima önemli bir yer edinmiştir. Türkiye'de halıların dolayısıyla dokumaların iki özelliği ön plandadır. Bu özelliklerinden birincisi ulusal kültür ve sanatla ilgili olması, ikincisi de emekle biçimlenen, ticari mal özelliği taşımasıdır (Öztürk. 1999,38). Aslında kilim dokumacılığı, insanoğlunun en erken çağlardan başlayarak üretimi gerçekleştirdiği işlerden biridir. Aynı zamanda Türk el sanatlarının içerisinde köklü bir geçmişe sahip alanlardan biridir kilim. Türklerin tarihini, kültürel yapısını, inançlarını, sevdalarını, düşüncelerini, renginden ipliğine, motifine, tekniğine kadar yansıttıkları el dokumaları içerisinde en önemlilerindendir (Aytaç.2000,122). Dokuma tekniği olarak atkı yüzlü yaygı dokumalar olarak da tanımlayabileceğimiz kilimde çözgü üzerine desen ipliklerinin tatbik edilmesiyle oluşturulur.
Kilim kavramının ise ne zaman kullanılmaya başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Eski devirlerde Orta Asya'da lehçelere göre farklılıklar gösteren bu kelime, bazen halı ile birlikte yaygı anlamındaki kelimelerle de tanımlanmaktaydı. Harzemşahlılar dönemi eserlerinde "kilimge" kelimesi kullanılmış ve yazıtta "saçaklık kıldı kilimge" (kilime saçak yaptı) derken, "saçaklı kilim" sözcüğü Moğolca'da "çaçaktu kiyiz" şeklinde karşılık bulmaktadır. Eski Mısır ve Kıpçak'da "kiyiz", "küyüz" yaygı manasına kullanılırken, gene aynı ortamda başka bir lehçede "kevüz" sözcüğü kullanılmaktaydı. Anadolu'da benzerlikler vardır. Bursa yakınlarında kilim için "kiyiz" kelimesi kullanılırken, Afyon Emirdağı civarında bazı yerlerde "kögüz", Yalova Kadıçiftliği'nde "küyüs" kelimesi kullanılmaktadır(Çokay. http://www.hometex.org/ index.php?option=com_content&task= view&id=4632&Itemid=37).
Kilimlerde tıpkı halılarda olduğu gibi ya dokundukları yörenin adıyla yada dokuyan boyun/oymağın adıyla anılırlar. Örneğin Çumra kilimi, Emirdağ kilimi, Afşar kilimi gibi. İşte hem dokundukları yörenin hem de dokuyan boyun adıyla anılan kilimlere de bir örnek olan Çiğil kilimleri taşıdıkları desen yapılarıyla da ilginç bir örnektirler.
2.ÇİĞİL BOYU VE KİLİMLERİ
2.1.Çiğil Boyu
Oğuz ilini meydana getiren teşekküllerden her birine boy denilmekteydi. Boylar obalardan, obalarda ailelerden meydana geliyordu (Türkmen.2001,15). Selçuklu fetihleri ve bunu izleyen Moğol hareketleri, Anadolu'ya Türkmenlerle beraberinde Kıpçaklar, Kalaçlar, Karluklar, Başkurtlar, Kırgızlar, Çiğiler gibi bir çok Türk topluluğunu da getirmiştir (Göktürk.1979,25).
Konya - Ilgın - Yukarıçiğil Kilimlerinde Desen
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder