KONYA KÜLTÜRÜNE HİZMET EDENLER- AHMET ALICI

Portre
Yerel sanatçılar olarak Konya'yı Konya dışında da tanıtmalıyız

Ahmet Alıcı kimdir?
25 Şubat 1962 yılında Konya'nın Beyşehir ilçesi Gencek Kasabası'nda doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra 1976 yılında Konya Karma Akşam Ortaokulu'nda öğrenim görmeye başladım. Gece öğrenimi olması nedeniyle 4 yıl süren bu eğitimin ardından 1980 yılında buradan okul birincisi olarak mezun oldum. 1983 yılında Konya Gazi Lisesi (Konya Lisesi) Tabii Bilimler bölümünden mezun oldum. Katıldığım üniversite sınavlarının ikinci aşamalarında iki yıl üst üste başarısız oldum. Çok sevgili hocam Yüksek Kimya Mühendisi ve Kimya Öğretmeni Sn. Haşim Bayram'ın bitip tükenmeyen motivasyonu ve kendilerinin engin kimya bilgilerinin küçük bir kısmını bana öğretmesi ile kendime olan güveni kazandım ve katıldığım ÖYS sınavında başarılı olup 1985 yılında Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü'nde öğrenim görmeye hak kazandım. 1987 yılında yeniden sınava girip Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne (Ziraat mühendisliğini sevdiğim için) geçiş yaptım. Bu fakülteden 1992 yılı şubat ayında mezun oldum. 1994 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretmenlik formasyonu kursuna katılıp, bitirdim. Yarım bıraktığım Kimya Öğretmenliği eğitimime 1995 yılında sınavlara girerek yeniden (sınıf öğretmenliği görevini yürütürken) başladım. 2001 yılında bu öğrenimimi de tamamladım ve kimya öğretmeni sıfatını kazandım.
1980 yılında Konya Halk Eğitim Müdürlüğü'nün açtığı Ses Eğitim Kursunu bitirdim. Aynı yıl açılan bir ses yarışmasına katılıp 1. oldum ve profesyonel anlamda türkü söylemeye başladım. Değişik gazinolarda aralıksız 7 yıl türkü söyleyerek müzik icra etmeye çalıştım. Müzik çalışmalarımda; Belkıs Akkale, Muhterem Nur, Sevda Ferdağ, Edip Akbayram, Defne Yalnız, Vahdet Vural, Bedia Akartürk, Hüsamettin Subaşı, Rıza Konyalı, Halk Ozanı Davut Sulari, Ahmet Özdemir ve Aşık Salihi gibi sanatçılarla çalışarak onlardan çok şey öğrendim.
13 Aralık 1996 yılında sınıf öğretmeni olarak memuriyet hayatına başladım. Öğretmenlik yaptığım yıllarda sırası ile Çumra 100. Yıl Numan Danış İlköğretim Okulu, Konya Karatay Hürriyet İlköğretim Okulu ve Konya Meram Fatih Sultan Mehmet İlköğretim okullarında çalıştım. Kurumlar arası geçiş yoluyla Ocak 2003'te bir kamu kurumuna Ziraat Mühendisi olarak atandım.
2003 - 2004 yılında yaklaşık 8 ay boyunca bir bölge televizyonu olan Kontv'de "Ahmet Alıcı ile Türkülerimiz" adlı programın yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptım. Ayrıca "Kimyacı" adlı bir TV dizisinde oyuncu olarak rol aldım. En sonunda (sevgili hocam Güner Özkan'ın telkinleri ile) Zalım Poyraz adlı ilk albümümü büyük zorluklar içerisinde hazırlayıp sizlere sunabilmenin onurunu yaşıyorum.

Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Müzik yaşantımda bir gelenek oluşturarak yılda bir tane olmak üzere 14 tane solo konser verdim. Son yıllarda buna fazla imkan bulamamıştım. Nihayet 10 yıl aradan sonra Aralık ayında Konevi Kültür Merkezi'nde bir solo konser ile sevenlerimle buluştum. Konser vermekteki amacımız; unutulmakta olan türkülerimizi yeniden gündeme taşımak, yeni kuşaklara sevdirmekti.
Yaz sonuna doğru çıkacak yeni kaset hazırlığımız var. Yurdun dört bir yanından, her bölgeden türküler okumaya çalıştık. Hazırlıkları devam ediyor, bitmek üzere.
Kitap yazma çalışmalarım var. Üniversite hocam Mehmet Pembeci Beyin ısrarıyla hayatımı yazacağım.
Halk müziğine minnet borcum var. Bu sebeple belli periyotlarda konserlerimiz devam edecek. Halk ile daha iç içe olmak için TV programlarına katılmak ve bir TV programı yapmak istiyorum.

Bildiğimiz kadarıyla sanatın diğer dalları ve spora da ilginiz vardı. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Şiir okumayı ve şiir yazmayı çok severim. Daha lise öğrencisi iken "Bir Sevda Türküsü" ve "Beyhan'a şiirler" adlı iki şiir kitabı yayımladım. Bunlara ilaveten, basılmamış eski ve yeni şiirlerimizden oluşan "Sensiz Yaşanmaz Bu Dünya da" adlı şiir kitabım 1992 yılında yayınlanmıştı. İstanbul'da faaliyet gösteren Edebiyat dergilerinde bir çok defa haftanın ve ayın şairi seçildim. Yıldız Dergisi'nin açmış olduğu Fotoroman Oyuncusu yarışmasında Türkiye 4. oldum. Konya basınında da yazmış olduğum öyküler yayınlandı. Spor olarak; uzun yıllar bisiklet sporuyla ilgilendim. Milli formaya kadar ulaştım.

Yerel sanatçıya Konyalı sahip çıkıyor mu, çıkmıyorsa neden?
Eskiden Konyalı, sanatçısına sahip çıkıyordu. Ama zamanla Konyalı sanatçılar unutuldu, unutturuldu. Bence bunun sebebi iletişim kopukluğudur. Bu kopukluk sanatçılardan kaynaklanıyor. Ayrıca yerel sanatçılar, bu konuda çaba göstermiyorlar, konser yapalım demiyorlar. Eğer birileri onları çağırırsa o zaman konser veriyorlar. Kendileri konser düzenleyelim diye uğraşmıyorlar. Konya'daki kurum ve kuruluşlar yerel sanatçılarla yeteri kadar ilgilenmiyorlar.
Yerel sanatçılara gösterilen ilginin artması için onlara ayda bir kez konserler verdirilebilir. Yalnız bunun tanıtımının iyi olması lazım. Ulusal sanatçılar Konya'ya geldiği zaman yapılan tanıtım gibi yerel sanatçılara da aynı tanıtımı yapmak gerekir. TV programlarında ulusal sanatçılara verilen zamanın yarısı da yerel sanatçılara verilmelidir. Konyalı kendi bünyesinden çıkan sanatçıları kabullenemiyor. Doğal olan çiçeği kabullenemiyor, satın alınan çiçek daha iyiymiş gibi. Oysa en güzel çiçek kendiliğinden çıkan, topraktan doğal olarak fışkıran çiçektir. İnsanlar ait oldukları yerlerden zevk alırlar. Konya'nın önemini biz bilmiyoruz. Konya'da yaşamak büyük bir şanstır.

Sizce Sanatın şehrin tanıtımına katkısı var mıdır?
Sanat şehrin kültürünü, gelenek ve göreneklerini yansıtır. Böylece sizin kendinizi ve şehrinizi tanımanız ve tanıtmanız kolaylaşır. Çünkü sanatta; sanatçı ve şehirden parçalar vardır. Sanatınız ne kadar iyi olursa şehrin tanıtımına katkınız da o kadar fazla olur. Bu yüzden yerel sanatçılarımıza çok önem vermemiz gerekir. Biz onlara verdiğimiz önemi artırdığımızda göreceğiz ki onların sanatı daha kaliteli olacak ve şehri de daha iyi temsil edeceklerdir. Ama biz yerel sanatçılarımıza değer vermiyoruz. Ulusal sanatçılara önem veriyoruz. Ulusal sanatçıların şehre bir getirisi yoktur.
Şehri sanatla tanıtmayı Konya daha önce hiç denemedi. Önümüzdeki yıllarda bu yolun denenmesi lazım. Halk müziği koroları kurularak türküler yaşatılmalıdır. Bu korolar Konya içi ve dışında konserler düzenleyerek Konya kültürü hiç erozyona uğramadan insanlara yansıtılabilir.

Konya'nın tanıtımı için neler yapılabilir?
Konya da tanıtım eksikliği var. İnsanlar Konya'yı sadece Mevlana ile tanıyor. Oysa Konya, Çatalhöyük ile başlayan yaklaşık 9 bin yıllık tarihiyle medeniyetler beşiği bir kent. Konya turistik yerleriyle, üç tane organize sanayi bölgesiyle, gelişmekte olan ekonomisiyle ve 90 bine yakın öğrencisi bulunan üniversitesiyle Türkiye'nin önemli şehirleri arasında yerini alıyor. İşte bunlar gibi daha nice özellikler sayabiliriz. Konya'nın üzerindeki imajın değişebilmesi için Hz. Mevlana'nın yanı sıra bu özelliklerimizin de tanıtılması gerekir.
Konya mimarisiyle, yemek kültürüyle, gelenek ve görenekleriyle bir bütün halinde tanıtılmalıdır. Konya'yı eleştirenler şehrimizin bu özelliklerini yakından görmeleri için Konya'ya davet edilmeli ve ne kadar özel bir şehirde yaşadığımız gösterilmelidir. Konya, gelenek ve göreneklerine bağlı, dayanışma ve yardımlaşmanın iyi olduğu, insanlara karşı olan sevgi ve saygının üst düzeyde olduğu bir şehirdir.
Konya'ya karşı bir önyargı var. Bu önyargının ortadan kaldırılabilmesi için bütün kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün önde gelen temsilcileri birleşerek, Konya'nın sanıldığı kadar yaşam kalitesi düşük bir şehir olmadığını, tam aksine üst düzey şehirler arasında olduğunun gösterilmesi gerekir.

UNESCO'nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan etmesi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
UNESCO'nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan etmesi Konya'nın tanıtımı açısından çok önemlidir. Fakat biz bu önemli tanıtıma yeteri kadar ilgi gösteremedik. Aslında geç bile kalındı. Hz. Mevlana Türkiye'ye ve Dünya'ya mal olmuş sanat ruhu da bulunan bir düşünürdür. Hz. Mevlana ile ilgili yaşamının her anını anlatan uzun metrajlı bir sinema filmi çekilebilirdi. Türkiye'de, Dünya'da ücretsiz olarak yayınlanabilirdi. Şimdi ise geç kalınmadan Mevlana'nın dostlarını, sosyal yaşantısını, Konya ile ilgili düşüncelerini içeren bir belgesel çekilebilir, sinema filmi yapılabilir, hatta yaşça küçük kitlelere ulaşabilmek için animasyon ve çizgi filmler yapılabilir.

Son olarak eklemek istediğiniz var mı?
Ekonomik ve sosyal özgürlüğünüzü kaybedebilirsiniz. Ama kültürünüzle yaşamaya devam edersiniz. Eğer kültürünüzü kaybederseniz kendi ülkenizde yaşasanız bile yok olursunuz, tarih sahnesinden silinirsiniz. Bizler de Konyalı olarak bu yüzden kültürümüze sahip çıkmamız gerekir. Tabi ki kültürümüze sahip çıkalım derken gelişmelere kapalı kalalım, eskiye bağımlı yaşayalım demiyorum. Gelişmeleri takip ederek kültürümüzü de kaybetmeden yaşamayı öğrenmemiz gerekir. Bu arada Ramazan ayı içerisinde "Yunus Emre İlahileri" Solo konseri vermeyi düşünüyoruz...

Hiç yorum yok: